Soru
Soruyu Soran Kullanıcı - Naviga Magazin
Yavuz Türkoğlu
Cevap
Cevaplayan Uzman - Müjdat Arabacıoğlu
Bu yakıt kitleri Türkiye’de var. Dizel yakıtının kendi içinde ürettiği bu bakteri sümüksü bir maddedir. Bu bakteri oluştuktan sonra kiti kullanmak faydalıdır ama asıl yapmamız gereken oluşmasını engellemektir. Her mazot aldığınızda bu katkıyı kullanırsanız bakteri oluşmaz. Türkiye’de Grotamar 82 adını taşıyan bir yakıt katkısı satılıyor. Ben onu kullanıyorum ve tavsiye ediyorum. Eğer bakteri oluşmuşsa bu katkıyı kullanıp separatör filtreyi temizlemelisiniz. Ama bakteri riskini hiç almamak için her yakıt alımında Grotamar 82 eklenmesinin faydası var. Bunun ne motora ne yakıt sistemine zararı olur.
Soru
Soruyu Soran Kullanıcı - Naviga Magazin
Veysel Çankara
Cevap
Cevaplayan Uzman - Burak Algon
Sevgili denizsever dostumuz, Güverte üstü direklerin alt yan tarafından çıkıp tekne üzerinden içeri giren kablolar için genellikle iki-üç tip kablo giriş aparatı vardır. Bunların ortalarında kabloyu sıkması için bulunan lastik parçalar güneş ve suyun etkisi ile yıpranır ve zaman içinde çürüyerek su geçirir. Bunları üstten Sika sıkarak belli bir zaman daha kullanmak mümkün olduğu gibi kesin çare yenileri ile değiştirmek olacaktır. Burada dikkat edeceğimiz nokta, aynı marka bulamıyorsak montaj vida deliklerinin eskisini mutlaka jelkot veya Sika ile güzelce kapatıp tamir etmektir.
Soru
Soruyu Soran Kullanıcı - Naviga Magazin
Mustafa Tekgöz
Cevap
Cevaplayan Uzman - Fatih Muslu
VHF antenleri, telsiz kurulumunuzun çok önemli bir parçasıdır. Nasıl çalıştıklarını ve doğru antenin nasıl seçileceğini anlamak, diğer tekneler ve kıyı istasyonları ile iletişim kurma yeteneğinizi büyük ölçüde etkiler. Bir VHF anteninin temel amacı, vericinin ürettiği enerjiyi doğru yönde yaymaktır. Antenler ayrıca hava koşullarına karşı korumalı bir muhafaza içine alınmalı (veya korozyona dayanıklı metal ya da plastikten yapılmalıdır) ve dış etkenlere dayanabilmelidir. Bir antenin dB derecesi (veya anten kazancı), enerjiyi odaklama yeteneği nedeniyle iletim gücündeki belirgin artışı gösterir. Yüksek dB derecesine sahip antenler, enerjiyi disk şeklinde bir alanda anten şaftına dik olarak yoğunlaştırır. Bu, radyo sinyalinizin etrafınızdaki alıcı istasyonlara daha güçlü iletilmesini sağlar. Antenin dB değeri arttıkça antenin yüksekliği de artar, ancak yatay açı azalır. Düşük dB’lik bir antenden gelen geniş radyasyon modeli, bir yelkenlinin yana yatmasına ve yine de ufka doğru sinyal göndermesine izin verir. Yelkenli tekneler, mümkün olduğunca direğin tepesine monte edilmiş bir 3dB anten kullanmalıdır. VHF antenleri paslanmaz çelik veya fiberglastan yapılmıştır. Direk tepesi montajı için, kısa 3dB paslanmaz çelik ‘kamçı’ antenler daha az rüzgâr direnci oluşturur ve bir yelkenli teknenin gerektirdiği uygun geniş radyasyon modelini sağlar. Küçük sürat tekneleri, sağlam oldukları için paslanmaz kamçı antenleri de kullanabilir. Fiberglas tüp antenler kaliteye göre değişir. Dayanıklılık için paslanmaz çelik taban ve maksimum verimlilik için pirinç ve bakır elemanlar tercih edilir. Daha ucuz antenler, kaliteli antenlerde bulunan kromlu pirinç veya paslanmaz çelik kadar güçlü olmayan naylon taban kullanır. VHF antenlerinin iç elektrik elemanı (sinyalleri yayan ve alan kısım) genellikle üç tip malzemeden yapılır: Koaksiyel kablo, bakır veya pirinç. Hepsi kabul edilebilir performans sağlarken, daha iyi antenler, optimum performans ve dayanıklılık için pirinç veya bakırdan yapılır. VHF’nizin menzilini en üst düzeye çıkarmak için bilmeniz gereken birkaç kural vardır: Gezi tekneleri için deniz VHF telsizleri 25 watt çıkışla sınırlıdır, bu nedenle SSB veya amatör telsizlerin aksine, menzilinizi daha güçlü bir verici ile artıramazsınız. VHF telsizleri, istasyonlar arasında görüş hattı prensibine göre çalışır, yani sinyaller engellerin etrafında veya ufukta bükülmez, ışık huzmesi gibi dümdüz hareket ederler. Anten yüksekliği, ne kadar uzağa iletim yapabileceğiniz ile ilgili en önemli faktördür. Dolayısı ile sorunuzun cevabı olarak diğer özellikleri bir kenara bırakırsak, dayanıklılık ve sağlamlık için paslanmaz antenler tercih edilebilirken, fiyat/performans için ise fiberglas anten çeşitlerinden seçim yapılabilir.
Soru
Soruyu Soran Kullanıcı - Naviga Magazin
Somer Binici
Cevap
Cevaplayan Uzman - Müjdat Arabacıoğlu
Temizlik için bir şey söyleyemem ama yağ sökücü deterjanlar var. Evlerde de kullanılan yağ sökücülerden alarak onunla temizleyebilirsiniz. Bakım yaptırmış olmanız ayrı bir konu, sizin motorunuzda bir sorun var. Kesinlikle bir tamircinin bakması gerekiyor ama benim düşünceme göre özellikle egzoz çıkışını kontrol ettirmelisiniz. Bahsettiğiniz kadarıyla çok ciddi bir sorun var gibi görünüyor, uzaktan çok fazla şey söylemek mümkün değil.
Soru
Soruyu Soran Kullanıcı - Naviga Magazin
Polat Sarıoğlu
Cevap
Cevaplayan Uzman - Tarkan Sevinçli
Merhaba, İkinci el dalış malzemesi almanız gerekiyorsa şöyle sıralayabiliriz. Elbise: Kaç yıllık olduğu önemlidir çünkü dalış elbiseleri kalitesine göre zamanla ısıtma etkisini kaybedebilirler. Neopren dediğimiz içi hava kabarcıklarından oluşan kauçuk bir kumaştan üretilirler. Zamanla kalite ve kullanıma bağlı olarak bu kabarcıklar kaybolur ve elbise sadece bir kauçuk kumaşa döner, ısıtmaz ve bir işlevi kalmaz. Regülatör: Regülatörün de yine markası ve kalitesi bilinmelidir. Yıllık düzenli bakımlarının yapılmış olması önemlidir. Bakımları periyodik yapılmamış ise kaliteli bir marka da olsa iç mekanizması kalıcı hasar görmüş olabilir. Bir diğer önemli husus da markanın Türkiye’de satıcısı olup olmadığını öğrenmek, mevcut ise satıcıyı arayarak örneğin “Regülatörümün ön kapağı düştü, mevcut mudur?” diye sormaktır. Yedek parçaların satıcının stoğunda hazır olması önemlidir. Mayısta kaybettiğiniz bir kapağı eylül ayında tedarik edebiliyorsanız o regülatör bir işinize yaramaz. Dalış bilgisayarı: Dalış bilgisayarında önemli olan nokta, pil değişimini yetkili satıcıda yaptırabilmenizdir. Bunu yine internetten araştırabilirsiniz. Dalış bilgisayarlarının ekonomik ömrü, sekiz ila 14 yıl arasıdır. Maske: Kimse memnun olduğu maskesini ikinci el olarak satmaz, satıyorsa zaten bir sıkıntı var demektir. Palet: Paletin tokaları belli bir süre sonunda değiştirilir, tokasını piyasada bulabiliyorsanız alabilirsiniz. BC (denge yeleği): BC’de dolum boşaltım ünitesi yıllık periyodik bakıma tabidir. Piyasada yetkili servisinin ve yetkili serviste yedek parçalarının olup olmadığını araştırın. Dolum boşaltım ünitesine “inflatör” diyoruz. Tüp: İkinci el tüp alırken özellikle dikkat etmeniz gereken durum, çelik tüp ise iç yapısında pas ve yağ olup olmadığını bilmenizdir. Pası anlayabilmeniz için tek yol içine ışıkla bakabilmenizdir ki bu özel bir ışık aparatı gerektirir ve her yerde bulunmaz. Eğer yağ varsa bunu koklayarak anlayabilirsiniz. Her iki durumda da tüpün içini temizletmeniz şu an için Türkiye’de imkansızdır. Bu nedenle tüp alacaksanız en fazla beş-altı yıllık üretim tarihine sahip olmasına dikkat ediniz. Bunu üzerindeki üretim tarihinde görebilirsiniz. Örnek: 2017/03 gibi.
Soru
Soruyu Soran Kullanıcı - Naviga Magazin
Davut İber
Cevap
Cevaplayan Uzman - Erol Kepenek
Yabancı bayraklı teknelerin transitloglarında iki türlü süre dolumu vardır. Sizinki hangisi bilemiyorum. Biri her beş yılda bir teknenin yurt dışına çıkması zorunluluğundan kaynaklanır. Beş yıl içinde en az bir kez yurt dışına çıkar, girişte yeni transitlog alırsınız. Bu transitlog tekneniz için beş yıl Türk Karasuları’nda dolaşma izni veren belgedir. Ancak bu belgeyi her yıl yenilemek zorundasınız. Bu işlemleri liman başkanlıklarında yapabilirsiniz. Hangi liman başkanlığı olduğunun önemi yoktur. Süresi dolmuş ve yenilenmemiş transitlog için zaman aşımına göre bir ceza ödemeniz söz konusudur. Boş transitlogu Deniz Ticaret Odası satar, yabancı bayraklı özel tekneler için transitlog (seyir izin belgesi de denilir) liste fiyatı 50 euro’dur. Liman, büyük ihtimalle bu işleri bir acente aracılığı ile yapmanızı isteyecektir. Sizin sistem üzerinden kayıt oluşturmanız, formları düzgün doldurmanız, hata yaparsanız düzeltmeniz zor olabilir, acente kullanmak işinizi kolaylaştırır. Gecikme bir yıl dolayında ise sanırım 1.400/1.500 TL civarında bir ceza ödemeniz gerekebilir. Yurt dışı çıkışınız gecikmişse orada da yeni transitlog yaptırıp yine ceza ödemek ve tekneyi yurt dışına çıkarmak zorundasınız. Kolaylıklar dilerim.
Soru
Soruyu Soran Kullanıcı - Naviga Magazin
Nazım Tanrıkulu
Cevap
Cevaplayan Uzman - Burak Algon
Denizsever dostumuz, Sorduğunuz bu soruyu cevaplarken kendimi şanslı hissediyorum. İki gün önce 46 feet bir katamarana servise gittiğimde sizin sorunuzu tekne sahibi ile konuştuk. Kendisi sezon başında güvertesini tamamen sentetik güverte kaplamasıyla kaplatmış. Kendisine sorduğum bir sürü sorunun cevabını size iletiyorum: “Bu kaplattığım malzemeler ahşaba nazaran çok daha az maliyetli oldu. Uygulamasının da daha önceki teknemde yaptırdığım tik kaplamadan çok daha kolay olduğunu gördüm. Kullanış bakımından üzerine yağ benzeri, yemek ve mazot akıntıları olduğu zaman kesinlikle iz bırakmıyor ve sadece su tutarak temizleyebiliyorum. Ayaklarım hiç yanmıyor. (Ben de dört-beş saat servis verdim. Benim ve arkadaşlarımın bu konuda bir sıkıntısı olmadı.) Mantar kaplamaya gelince; mantarın zaman içinde pütürlendiğini ve çok leke gösterdiğini öğrendiğim için yaptırmadım.” Sorunuzu bir kullanıcı tarafından birinci ağızdan cevaplamaya çalıştım; size faydası olacağını umarım. Hayırlı seyirler dilerim.
Soru
Soruyu Soran Kullanıcı - Nihat Sarıca
Cevap
Cevaplayan Uzman - Müjdat Arabacıoğlu
Teknenizi yeni yaptırdıysanız, şaft kovanı ve arka klenini kontrol ettirmeniz gerekiyor. Çünkü ıslık sesi büyük ihtimalle oradan geliyor. Dikkat etmeniz gereken bir nokta daha var: Teknenin içine su girmeyi önleyen sistem salmastralı mı yoksa ‘deep seal’ mı? Onları da kontrol ettirmeniz lazım.
Soru
Soruyu Soran Kullanıcı - Hüseyin Kışmir
Cevap
Cevaplayan Uzman - Müjdat Arabacıoğlu
Hüseyin Bey merhaba. Bu sorunun yanıtını bilme şansım maalesef yok. Ancak siz yanıtı rahatlıkla bulabilirsiniz. Teknenizin arkasına bakarsanız, bir plaket göreceksiniz. Üretici firmanın taktığı bu plakette, teknenize uygun motor gücünü yazmıştır: 5-8 HP ya da 15-30 HP arası gibi. Siz de motorunuzu bu aralıkta belirtilen güçlerde, tekneyi kullanma amacınız ve bütçenize göre seçebilirsiniz. Ancak bu noktada size şöyle bir öneride bulunabilirim. Tekneniz dıştan takma motorlu ve polyester olduğu için motor uzun şaftlı olmalı. Teknenizi iyi günlerde kullanın.
Soru
Soruyu Soran Kullanıcı - Özer Kavukoğlu
Cevap
Cevaplayan Uzman - Ali Erkan Bezirgan
Ülkemizdeki marinalar bildiğiniz gibi çeşitli özel sektör işletmeleriyle belediyeler tarafından işletilmektedir. Marinalar ticari işletmeler olduğundan niteliklerine göre sundukları hizmet ve imkanlar, işletme anlayışları, fiyat politikaları gibi birçok konuda farklılıklar ortaya çıkmaktadır. Marina tesisleri, kendilerinden faydalanacak olan tekne sahibi ve mürettebatının uyacağı yönetim ilkelerini ve fiyat listelerini bağlı oldukları kurumlar olan Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı, ilgili belediyelerin meclisi tarafından onaylanan bağlama ve hizmet tarifelerine göre uygularlar. Onanmış fiyat listesinin altında ücretlendirilmesi ise marina yönetiminin takdirindedir. Tekne sahibi de doğal olarak kalitesiyle fiyatı uygun olan ve en iyi hizmeti alabileceği marina arayışı içindedir. Özellikle Kültür ve Turizm Bakanlığından Turizm İşletmesi Belgesi bulunan marina tesisleri, Marina İşletme Yönetmeliği uyarınca marina veya çekek yerinden yararlanacak olan tekneler için verecekleri hizmet süresince geçerli ve yeterli teminatlara sahip (full kasko ve 3. şahıs mali mesuliyet) tekne sigortasının bulunmasını şart koyar. Genel olarak tekne sahibi kendi teknesinde bulunan eşyaların kaybından, çalınmasından, hasara uğramasından ve mürettebatı, misafir ve müşterilerinin uğrayacağı her türlü zarar-ziyan ve kazalardan da kendisi sorumludur. Kültür ve Turizm Bakanlığından belgeli marinalarda sigorta zorunluluğu olduğu için meydana gelebilecek marina işletmesinin ihmali veya güvenlik zafiyetinden kaynaklı bir hırsızlık olayında hasara neden olan taraf bunun bedelini sigortası kanalıyla ödemek zorundadır. Taraflar anlaşma sağlayamadıkları takdirde tekne sahibi her zaman Kültür ve Turizm Bakanlığına veya yasal yollara başvurarak mağduriyetinin telafi edilmesini talep edebilir. Turizm İşletmesi Belgesi bulunmayan çoğu belgesiz işletmelerde ise ne yazık ki can ve mal emniyetine gerekli önem verilmemektedir. Belgesiz olan bu tesisler, tekneyi sevk idaresi altında bulunduran ve yeterli nitelikte deniz ehliyetine haiz olan kaptanın can ve mal güvenliğini kendisinin temin edeceğini ve kendi olanaklarıyla seyir yapacağını kabul ederek meydana gelecek hasarlardan dolayı mesuliyet kabul etmediklerini yaptıkları bağlama sözleşmelerinde belirtmektedir.
Soru
Soruyu Soran Kullanıcı - Erdim Keskinpala
Cevap
Cevaplayan Uzman - Burak Algon
Merhabalar denizsever dostumuz, öncelikle tekneniz hayırlı olsun. Güzel günlerde birçok seyriniz olur umarım. Tekne alan kişilerin genellikle ikiye ayrıldığını görüyorum. Birinci kısım tüm işleri dışarı yaptırır, denize çıkar sonra tekneyi kapatır giderim diyenler. İkinci grup ise tüm işleri kendisi yapmaya çalışanlardır. Ben ikinci kısım tekne sahiplerini çok daha fazla seviyorum. çünkü bu kişilere denizde herhangi bir arıza olduğu zaman başına ilk kez gelmiş olsa bile telefondan tarifle yardımcı olabiliyoruz. Bu gruptakilere tek tavsiyem, teknedeki tüm işleri yapamayacak olsanız bile öğrenmeniz. Sorunuza gelecek olursak... Tekneniz su almaması için polyester üzerine jelkot dediğimiz sert bir malzemeyle kaplanmıştır. Teknemiz denizden geldikten sonra mutlaka tatlı suyla tamamen yıkanmalıdır. Unutmayın ki tuz teknedeki tüm aksamların en büyük düşmanıdır. Jelkotu yıkarken piyasada bulunan jelkot temizleyicilerini kullanabiliriz. Bunların genellikle önce suyla seyreltilip uygulanması ardından bol suyla durulanması gerekiyor. Tabii tüm bu malzemeleri seçerken doğaya zarar vermeyenler tercih edilmeli. Basınçlı suyu jelkot yüzeylerde rahatlıkla kullanabiliriz. Hem su tasarrufu sağlar hem de yıkamadan önceki basınçlı su işleminde kirleri kaldırarak işimizi kolaylaştırır. Hazır jelkottan konuşuyorken, en önemli nokta jelkot kırıklarının arasından su girmemesine dikkat etmek olacaktır. Kırıkları hızlı bir şekilde tamir ederek jelkot ve polyester arasına su girmesini önleyebiliriz. Güvertenin beyaz kısmında görülebilen ve herhangi bir tamirden kalan epoksi polyester reçine olabilen lekeleri temizlemek için asetonla uzun uzun silmek gerekir. Falçata ucuyla alın diyeceğim ama ilk seferde çok hasar verebilirsiniz. Başka bir boya izi varsa onları kalın pasta ile çıkartıp üzerini ince pastayla parlatabilirsiniz. Ayakkabı izlerini de pasta yardımıyla temizleyebilirsiniz. Eğer güverte ve borda boyasında leke varsa kesinlikle sentetik tinerden başka malzeme kullanmayın. Zira boyayı kaldırabilirsiniz. Tiklerin üretildiği tik ağaçları bildiğiniz üzere deniz suyuyla beslenir. Onun için ben tik üzerine sürülen yağ ve koruyucu maddelere karşı bir denizciyim. Çünkü bunları sürdüğümüzde ağacın beslenmesini ve yaşamasını engelliyoruz. Sadece yağ dökülünce kirlenmesin, iz yapmasın diye bir yaşama engel oluyoruz. Onun yerine piyasada satılan sprey şeklindeki yağ s.kücüler kullanılabilir. Bu yağ sökücüleri kullanmak hem çok kolaydır, hem de sonucu etkilidir. Eğer güverteniz tik ise teknede her zaman iki şişe yağ sökücü bulundurun. Bu arada hatırlatayım. Tik için bu kadar kimyasal temizleyici çıkmadan önce büyüklerimiz sadece deniz suyu ve sirke kullanıyormuş. Bugün piyasada bulunan farklı farklı tik temizleyicilerinin değişik uygulama yolu ve sıraları var. Bu noktada belirtmek istediğim en önemli şey şu olacak: Tiklerinizi sakın basınçlı suyla yıkamayın! Basınçlı su tiklerin damarlarına zarar verir ve zamanla ağaçtan kıymıkların çıkmasına neden olur. İkinci önemli tavsiyem de tikleri kesinlikle zımparayla temizlememeniz. Zımparayla temizlemeyi sondan bir önceki işlem olarak görürüz. çünkü zımparayla yapılan her temizlik ara derz macunlarının bozulmasına yol açar, tikleri inceltir. Onun yerine sert keçe ya da fırça ve temizlik solüsyonları kullanabilirsiniz. Bu arada her solüsyonun kullanımı farklıdır. Eğer babadan kalma yöntemle temizleyeceğim derseniz, deniz suyu ve sirkeyi de deneyebilirsiniz. Sirke kullandığınızda bolca suyla iki kez uygulamanız gerekir. Tabii bu yöntem zamanımızın solüsyonlarıyla yapmaktan daha meşakkatlidir. Ama bir o kadar da organik bir işlem olacaktır. Rüzgarınız kolayınıza olsun.
Soru
Soruyu Soran Kullanıcı - Recep Sona
Cevap
Cevaplayan Uzman - Erol Kepenek
Recep Bey merhaba, 27338 resmî gazetede yayınlan, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü Yönetmeliği Madde 13-6’da “Ruhsatnameler beş yıllık süre için düzenlenir” denilmektedir. Buna göre teknelerimizdeki VHF telsizleri her beş yılda bir yenilemek zorundayız. Eğer bu işlemi yapmazsak ve harçlarımızı yatırmazsak devlet ‘Amme Alacaklarının Tahsili Hakkındaki Kanun’ hükümleri yoluyla sizden tahsilatı yapar. Yani icra ile karşı karşıya kalırsınız. Ruhsatınızı yenileyebilmeniz için ise; https://www.kiyiemniyeti.gov.tr/telsizmudurlugu internet sayfasının altındaki formlardan “TİM-2 DEĞİŞİKLİK VE YENİLEME İÇİN BAŞVURU FORMU”nu doldurup size yakın olan Kıyı Emniyeti birimine iletmeniz gerekecek. Bu işlem için önce telefonla arayıp bilgi edinmenizde yarar var, çoğu zaman posta veya kargo yoluyla halledilebiliyor.
Soru
Soruyu Soran Kullanıcı - Naviga Magazin
Cevap
Cevaplayan Uzman - Erol Kepenek
Cenk Bey merhaba. Teknenizde bir VHF telsiz kullanacaksanız öncelikle Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğünün, Telsiz İşletme Müdürlüğüne bağlı bir birime başvurup ‘Telsiz Ruhsatı’ almanız gerekir. Bu birim her liman başkanlığında yok ama işlem yapacağınız liman size hangi telsiz işletme müdürlüğüne müracaat edeceğinizi söyler. Mesela biz Bodrum’dan İzmir’e müracaat ediyoruz. Birim uzakta ise, siz de gitmeniz gerekmeden işinizi posta yoluyla gayet kolay halledersiniz. Teknenizin Türk Bayraklı özel tekne olduğunu ve Bağlama Kütüğü Ruhsatnamesi ile limana kayıtlı olduğunu farz ederek cevaplıyorum. Teknenize telsiz cihazı kurmak için başta ön izin almanız gerekir. Sırasıyla; www.kiyiemniyeti.gov.tr adresindeki E Hizmetler sekmesinde (Belge Oluşturma-Amatör Telsiz butonı) bulabileceğiniz TİM–01 formunu doldurun. Bağlama Kütüğü Ruhsatnamesi’nden fotokopi çektirip, limandan ‘aslının aynıdır’ onayı alın. Satın alacağınız telsizin proforma faturasını ekleyip, şahsen veya posta yoluyla Telsiz İşletme Müdürlüğüne müracaat edin. Ön izin çıktıktan sonra, telsiz ruhsatı için; Cihaz faturasının sureti (cihaz yurt dışından alınmış ise ayrıca gümrük giriş beyannamesi sureti). Ruhsatname ve yıllık kullanım ücretinin yatırıldığına dair banka dekontu, (Vakıflar Bankası şubelerinden herhangi biri) Kurulan telsiz haberleşme sistemi veya cihaz için www.kiyiemniyeti.gov.tr adresindeki E Hizmetler sekmesinde (Belge Oluşturma-Amatör telsiz butonu) bulabileceğiniz TİM–03 formunu doldurun. Vatandaşlık numaranızı gösterir kimlik sureti çıkartın. Yine şahsen veya posta yoluyla Telsiz İşletme Müdürlüğüne müracaat edin. Eğer ikinci el bir telsizden bahsediyorsak; satın aldığınız telsizin ruhsatnamesi fatura yerine geçecektir ancak borç sorgulaması yapmak gerekir. Kıyı emniyeti size bu konuda yol gösterecektir.
Soru
Soruyu Soran Kullanıcı - Serdar Özer
Cevap
Cevaplayan Uzman - Burak Algon
Denizsever dostumuz, öncelikle almayı düşündüğünüz tekne hayırlı olsun. Teknelerde birçok hasar olabilir. Eğer hasar tamir edilmiş ise tamir ediliş şeklini ve kimin yaptığını öğrenmemiz gerekli. Hatta yapan ustayı bulabiliyorsak, onunla da tamir yapım şeklini konuşmamızda fayda var. Her zaman söylerim ve hep de söyleyeceğim: Gerektiği gibi yapılan tamirden korkmayın. Mesela burada direkte tamir var. Duyduğunuzda “Oooo direk kırılmış, ek yapılmış. Bu tekne alınmaz” diyorsunuz. Tamam direkte ek var, kırılmış alınmaz ama sen tomarla para verip 38-40-43 feet tekne alıyorsun ve direk tam ortasından ekli olarak geliyor. Onu burada yerde birleştirip teknenin üzerine takıyorlar ve siz hiçbir şey demeden teslim alıp biniyorsunuz. Ne kadar tezat bir durum değil mi? “Evet duyuyorum ama bu fabrikadan böyle gelmiş” diyorsanız yanıtım şöyle olacak: Evet işte söylediğim de bu... Eğer biz de fabrikanın yaptığı şekilde bir tamir yolu izlersek ortada hiçbir sorun kalmayacaktır. Bu sebepten dolayı tamirin yapım şekliyle ilgili bilgi ve tamir edilen yerin fotoğraflarını bize gönderirseniz daha ayrıntılı bilgi verebiliriz.
Soru
Soruyu Soran Kullanıcı - Selahattin Ege
Cevap
Cevaplayan Uzman - Ali Erkan Bezirgan
Kıyılarda doldurma yoluyla ve yüzer malzemelerle kazanılan alanlar üzerinde yapılabilen marinalar ülkemizde çeşitli özel sektör işletmeleriyle belediyeler tarafından da işletilmektedir. Her kamu kurumunun yetki ve sorumluluk alanlarındaki farklı yasal düzenlemeler, mevzuat fazlalıkları ve bunun neden olduğu karışıklıklar, kurumlar arasındaki iletişim ve koordinasyon eksikliği pek çok soruna neden olmaktadır. Marina tesislerinden yararlanacak olan tekneler, sahipleri, mürettebatı, tekne müşterisinin uyacakları yönetim ilkeleri, kalite seviyesi ve fiyat listelerinin onanması ile marinaların denetlenmesi bağlı oldukları; Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ve ilgili belediyelerin meclisi tarafından onaylanan ilke ve tarifelerinden ibaret olan kurumlar tarafından yapılır. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından belgeli; ü. çıpalı, dört çıpalı, beş çıpalı marinaların ‘Deniz Turizm Yönetmeliği’ kapsamında, üçüncü şahıs malî mesuliyet veya marina sorumluluk veya liman sorumluluk sigortası yaptırmaları da zorunludur. Ayrıca marina işletmeleri, konuklarına taahhüt ettikleri hizmetleri gerçekleştirmedikleri durumda ve faaliyetleri nedeniyle yapacakları işlemlerinden doğacak zararları tazmin etmek yükümlülüklerine karşılık olmak üzere, Kültür ve Turizm Bakanlığına işletme teminatını vermek zorundadırlar. Belgeli marinalar da münhasıran deniz turizmi araçlarına su, elektrik, bağlama, karaya çekme, bakım, onarım hizmetleri (tamir, kontrol ve benzeri bir tarifeye bağlanmayan özellik taşıyan hizmetler hariç) ile konuklarına yeme, içme, dinlenme, eğlence, konaklama, spor olanağı gibi hizmetleri içeren fiyat tarifelerini ayrıntılı olarak hazırlayarak eylül ekim aylarında bir sonraki yılın tarifesini Türk lirası karşılıklarını da belirtmek koşulu ile ABD doları veya euro cinsinden belirleyerek Kültür ve Turizm Bakanlığının il veya ilçe turizm müdürlüklerine onaylatırlar. Onanmış fiyat listesinin altında ücretlendirilmesi ise marina işletme yönetiminin takdirindedir. Farklı dinamiklere sahip marinalar ticari ve kâr amaçlı işletmeler olduğundan niteliklerine göre sundukları hizmet ve imkânlar, işletme anlayışları, fiyat politikaları gibi birçok konuda birden fazla kamu sektörü ile birebir ilişkili olan marinaları denetleme yetkisinde de değişik kurumlar arasında dağılması nedeniyle farklılıklar ortaya çıkmaktadır. Marinaların denetleyen kurumlar ve denetledikleri konular aşağıdaki gibidir: Kültür ve Turizm Bakanlığı Bakanlıktan işletme belgeli turistik tesis olan marinaların; “2634 sayılı Turizm Teşvik Kanunu” uyarınca düzenlenen ‘Deniz Turizm Yönetmeliği’nde yer alan klasifikasyonlara uygun olarak yönetim ilkelerine göre yönetilmesi ve marina işletmelerinden beklenilen hizmeti sağlayabilmeleri amacıyla denetlenme yetkisi Kültür ve Turizm Bakanlığının uhdesinde olup denetim süresi de bakanlığın takdirindedir. Milli Emlak Genel Müdürlüğü Hazinenin özel mülkiyetindeki veya devletin hüküm ve tasarrufu altındaki alanlar üzerinde marina yatırımlarına yönelik olarak bedeli karşılığında kullanma izni veya irtifak hakkı tesis edilmesine ilişkin uygulamalar ve denetimler. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Kıyı tesisi işletme izni belgesi ve denetimi. Yatlara ve yatçılara uygulanan Türk Limanları Yat Kayıt Belgesi (Transit log) uygulamaları Heliport işletme belgesi ve denetimi. Telsiz kullanım izin belgesi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Kıyı Kanunu ve Kıyı Mevzuatı Uygulanmasına Dair Yönetmelik uygulamaları ve denetimleri. Çevre Kanunu ve ilgili yönetmeliklerine uygun şekilde marina işletmelerinde deniz ve çevre korunmasına ilişkin alınması gereken önlemler, denetimler ve ceza uygulamaları. Belediye İşyeri açma ve çalışma ruhsatı ile emlak, çevre, temizlik vergisi uygulamaları. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu uyarınca marinaların akaryakıt istasyonu lisansı alınması ve denetimler. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Yabancı bayraklı yatların marinalarda kışlama, bakım ve onarım amacı ile bırakılmaları halinde yapılan uygulamalar. Yabancı bayraklı yatların yatçı otolarına uygulanan sundurma ve antrepo işlemleri. Yabancı bayraklı yatların deniz hudut kapılarından giriş ve çıkışı yapılacak yat malzemeleri için yapılan uygulamalar ve işlemler ile denetimleri. Orman Genel Müdürlüğü Orman idaresinin hüküm ve tasarrufu altındaki alanlar üzerinde marina yatırımlarına yönelik olarak bedeli karşılığında kullanma izni, kira ve hasılat payına ilişkin uygulamalar ve denetimler. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İşçi sağlığı ve işyeri güvenliği Makine Mühendisleri Odası Travel lift ile tekne taşıyıcısı denetimi
Soru
Soruyu Soran Kullanıcı - İbrahim Önen
Cevap
Cevaplayan Uzman - Ali Erkan Bezirgan
Sigorta konusunun uygulama kapsamı marina işletmelerinin niteliklerine göre farklılık gösterebiliyor. Ancak Turizm İşletmesi Belgesi bulunan marinalar 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu hükümleri gereğince hazırlanmış Deniz Turizmi Yönetmeliği ile Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından onaylanan İşletme İç Talimatı, marina işletmesi yönetimine ve tekne donatanlarına bazı yükümlülükler getirmiştir. Bakanlıktan belgeli marina işletmeleri, taahhüt ettikleri hizmetleri aynen gerçekleştirmedikleri durumda, müşterilerine sunacakları hizmetler ve faaliyetler nedeniyle yapacakları işlemlerinden doğacak zararları tazmin etmeye karşılık olmak üzere, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından belirlenen miktar ve kurallara uygun teminat vermek ve sigorta güvenliğini sağlamak zorundadır. Bunun için Kültür ve Turizm Bakanlığından belgeli marinalarda sigorta zorunluluğu olduğundan dolayı meydana gelecek olaylarda hasara neden olan marina bunun bedelini sigortası kanalı ile ödemesinin yapılması için üçüncü şahıs mali mesuliyet veya marina sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur. Bu doğrultuda işletme faaliyetlerinin yürütülmesi sırasında marina sınırları içinde bulunan; Ticari ünitelerin işletmecileri ve personeli ile donatan, malik, kaptan, amatör kullanım amacıyla tekne kiralayan kişiler ile mürettebat ve teknelerde bulunan kişilerin diğer teknelerde ve tesislerde meydana getirebilecekleri hasar ve zararları kusurlu olan taraf, doğan zararları tazmin etmekle yükümlüdür. Marina işletmelerinde maalesef denizciliğin geleneklerini bilmeyen bilgisiz bazı denizcilerimizin denizcilik kurallarını uygulamamalarından dolayı her zaman sorunlar ve hasarlar olabilmektedir. Bunlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz: Marinalarda teknelerin manevra alanları genellikle kısıtlı olduğu için teknelerin hızları ve manevra kabiliyetlerinden kaynaklanan hasarlar. Deniz bağlama ve çekek alanında bulunan teknelerin farklı yapıları, değişik yükseklikleri ve yaygın bir alanda bulunmalarından dolayı fırtınalardan, yangınlardan korunabilmelerinin çok zor olması sebebiyle teknelerin birbirine ve tesise hasar vermesi sonucu oluşan hasarlar. Marina içinde bulunan herhangi bir teknedeki arıza ya da kullanım hatası sonucu oluşabilen ve büyük bir alanı etkileyebilen kirlilikler. Tesise dışarıdan gelen bakım onarım elemanı veya teknik servis firmalarının diğer teknelere veya marina tesisine verdiği hasarlar. Buna benzer çeşitli nedenlerle teknenin marina tesisinde bulunduğu/ bulunacağı sürede mürettebat ve yerli veya yabancı konukların meydana getirebilecekleri hasar ve zararlardan sorumlu olduklarına ilişkin olarak yeterli teminatlara sahip (full kasko ve 3. şahıs mali mesuliyet) sigortasının bulunmasını talep etmektedirler.
Soru
Soruyu Soran Kullanıcı - İsmail Karcı
Cevap
Cevaplayan Uzman - Mehmet Atay
Yaşlı teknelerin sigorta yapılmasındaki sitemler birçok ortamda paylaşılıyor. Fakat sigorta şirketleri açısından baktığımızda bunun nedenini daha net görebiliyoruz. Öncelikle şunu not etmemiz lazım; tekne sigortalarında eskime/aşınma düşülmez. Yani bir teknede bir hasar ortaya çıkarsa, bunun tamir bedeli kesintisiz (muafiyet düşüldükten sonra) ödenir. Bu durumda, aynı boyda 30 yaşındaki bir tekne ile üç yaşındaki bir teknenin riski ve olası tamir bedeli sigorta şirketi açısından aynıdır. Ancak sigorta primleri tekne rayiç değerleri üzerinden hesaplandığından, bu durumda sigorta şirketi, risk ve olası maliyet aynı olmasına rağmen çok daha düşük bir prim alacaktır. Buna ilaveten, yaşlı teknenin kondisyonu sebebi ile hasar görme olasılığının daha yüksek olduğunu göz önüne aldığınızda (yorgun arma ve donanım gibi) sigorta şirketi açısından cazibesini kaybetmektedir. Ancak bazı istisnai durumlar söz konusu olabilir. Bir tekne yaşlı olmasına rağmen iyi bakımlı ya da iyi bir refitten geçmiş olabilir. Bu durumda, bir ön ekspertiz ile sigorta şirketi sigortalamayı kabul edebilir. Ancak burada yine karşımıza tekne bedeli ve buna bağlı prim çıkmaktadır. Sigorta şirketi, yapılacak ekspertiz maliyeti primin önemli bir kısmını tutacak ise, bu eskpertizi yaptırmak istemeyecektir. Sizin, tekne sahibi olarak, sigorta şirketinin önerdiği/kabul edeceği bir eksper vasıtası ile bu çalışmayı, bedeli size ait olarak yaptırmanız olasıdır. Ancak benim şahit olduğum, neticede yine de sigorta şirketinin sigortalama taahhüdü olmadığı için tekne sahiplerinin de bu maliyete katlanmayı pek tercih etmedikleri yönündedir. Tekneyi sigorta ettirmemek de bir seçenektir. Ancak burada sorun, 3. Şahıs Mali Mesuliyet sigortasında çıkmaktadır. Çünkü her şeyden önce marinalar bu sigortayı şart koşmaktadır. Öte yandan, teknenizin değeri 100.000 TL olabilir ve siz olası zararı sineye çekmeye hazır olabilirsiniz, ancak ihtimal düşük de olsa, 1 milyon TL’lik ya da daha fazla bir zarara sebebiyet veremeyeceğiniz garantisi maalesef yoktur. Bu nedenle, sigorta şirketlerinden beklenen, yaşlı tekneleri sigortalamasalar da, bu tekneler için 3. Şahıs Mali Mesuliyet teminatı vermeleridir. Fakat burada da sigorta şirketlerinin karşısına reasürans anlaşmaları bir engel olarak çıkmaktadır. Dünyada, bu gibi durumlar karşısında, çözüm olarak, kooperatif benzeri yapılar ortaya çıkmış ve zamanla bunların bir kısmı da sigorta şirketlerine dönüşmüşlerdir. Ancak gözlemlediğim, maalesef ülkemizde böyle bir yapıyı oluşturacak adetler söz konusu değildir.
Soru
Soruyu Soran Kullanıcı - Tayfun Zaman
Cevap
Cevaplayan Uzman - Mehmet Atay
Sorunuzdan güneş panelleriniz ile ilgili memnuniyetsizlik ve sıkıntı yaşadığınız anlaşılıyor. Sizin de bildiğiniz gibi bazen ufak ve çözümü kolay olan problemler büyük sıkıntılara sebep olabiliyor. Kaç adet ve kaçar watt’lık paneliniz olduğunu akülerinizin kaç volt olduğunu yazmamışsınız, bu nedenle ben size ancak genel bir cevap verebileceğim. Her panelin kendisinden gelen kablolar ve bu kabloların ucunda MC4 dediğimiz su geçirmez fişler vardır. Bu fişleri ayırarak her panelin voltajını teker teker kontrol etmek yapılacak ilk iştir. Eğer panelleriniz seri olarak bağlanmış ise herhangi bir panelinizdeki arıza veya güç kaybı tüm sistemin performansını ciddi olarak düşürür. Panellerden regülatöre giden tüm kablo ve bu kabloların bağlantılarını kontrol etmek yapılacak ikinci iştir. Daha sonra da regülatörü kontrol etmek gerekir. Regülatörü reset etmek için panellerden gelen ve regülatörden aküye giden toplam dört adet kabloyu ayırıp sonra öncelikle aküden gelenleri regülatöre bağlayıp daha sonra panelleri regülatöre bağlamak önemlidir. “24 voltluk büyük panel ile akü doldurmak mümkün değil” demişsiniz ancak şarj regülatörlerinin birçoğu 100 volta kadar giriş akımına uygundur ve problemsiz beslenebilirler. Regülatörler akü voltajınızın 12 mi yoksa 24 mü olduğunu otomatik olarak tanırlar. Bu yüzden bağlantı yapılırken ilk önce akü kabloları bağlanmalıdır. Bunların dışında sisteminiz 12 volt ise panellerinizi paralel olarak bağlamanızı ve panelin orijinal yapısında ‘blocking diode’ yok ise MC4 konnektöre uyumlu diod takmanızı öneririm. Böylece panellerinizden herhangi birisi arızalandığında diğerlerinin ürettiği akım o panele girmez ve güç kaybı sadece bu panelin eksikliği kadar olur. Güneş paneli eklediğinizi belirtmişsiniz, paralel bağlantılarda eklenmiş olan panellerin mevcut olanlar ile tamamen eş olması ve aynı voltajı üretmesi şarttır.
Soru
Soruyu Soran Kullanıcı - Hüseyin Kışmir
Cevap
Cevaplayan Uzman - Müjdat Arabacıoğlu
Hüseyin Bey merhaba. Bu sorunun yanıtını bilme şansım maalesef yok. Ancak siz yanıtı rahatlıkla bulabilirsiniz. Teknenizin arkasına bakarsanız, bir plaket göreceksiniz. Üretici firmanın taktığı bu plakette, teknenize uygun motor gücünü yazmıştır: 5-8 HP ya da 15-30 HP arası gibi. Siz de motorunuzu bu aralıkta belirtilen güçlerde, tekneyi kullanma amacınız ve bütçenize göre seçebilirsiniz. Ancak bu noktada size şöyle bir öneride bulunabilirim. Tekneniz dıştan takma motorlu ve polyester olduğu için motor uzun şaftlı olmalı. Teknenizi iyi günlerde kullanın.
Soru
Soruyu Soran Kullanıcı - İsmail Güventürk
Cevap
Cevaplayan Uzman - Gökhan Abur
Deniz salyası aşırı kirlenme sonucu oluşan biyolojik ve kimyasal olaydır. Denizin aşırı kirlenmesi ve sıcaklık, deniz dibinde mikro organizmaları oluşturmakta, bu da deniz salyası olarak su yüzeyine çıkmaktadır. Çevresinde sanayi tesislerinin, nüfus yoğunluğunun fazla olması atıkların arıtma yapılmadan denize verilmesi ve bir de hafriyatların denize dökülmesi Marmara’yı hızla kirletmiştir. Bunlar yetmezmiş gibi denizin temizlenmesine yardım eden ve deniz çöpçüsü olarak isimlendirilen deniz hıyarlarının ihracat amaçlı tüketilmesi denizin daha da kirlenmesine neden olmuştur. Bu şekilde kirletilmiş Marmara’da son iki yıldır deniz suyu sıcaklıklarında ortalamaya göre 2°C’lik artış görülmüştür. Şubat ayı normalde denizlerin en soğuk olması gereken aydır. Ancak 2021 Şubat ayında hava yeteri kadar soğumadığı için deniz de soğumamıştır. Çünkü deniz üzerinde bulunan hava daima kara üzerindeki havadan daha sıcaktır. Mayıs ayı serin geçse de Marmara ısınmaya devam etmiştir. Bir diğer meteorolojik olay ise zayıf rüzgârlardır. Son aylarda basınçta önemli bir salınım yok, basınç değerleri hemen hemen aynı. Ayrıca deniz ısınmaya devam ederken, yukarı seviyede yeteri kadar soğuk hava da yok. Bu da kuzeyli rüzgârların zayıf esmesine neden oluyor. Filtresiz fabrika bacaları havayı kirletirken, fabrikalardan çıkan ve evsel atıklar da sularımızı kirletmeye maalesef devam ediyor.
Soru
Soruyu Soran Kullanıcı - Necat Kaya
Cevap
Cevaplayan Uzman - Ali Erkan Bezirgan
Marina tesisinin önemli rüzgâr ve fırtına olaylarının görüldüğü bir lokasyonda bulunmaması en önemli faktörlerden biridir. Marinada, denizde veya karada bulunan teknenin özellikle kış ve çevre şartları mutlaka değerlendirilmelidir. Tekne kaptanları veya personeli öncelikle kuvvetli rüzgârlara karşı teknelerinde gerekli önlemleri almalıdır.Tekne üzerinde rüzgârdan etkilenerek hareket edecek malzemelerin bulunması hem kendi teknelerine hem de yanında bulunan diğer teknelere zarar verebilir. Bu yüzden yelkenli teknelerde, yelkenler kışlama öncesi sökülmeli, depolanmalı veya etkilenmeyecek şekilde kontrol altına alınmalıdır. Marina veya çekek yerleri çalışanlarının aldığı önlemlerle birlikte tekne personeli de kendi önlemini alarak yardımcı olmalıdır.Rüzgârların şiddetlendiği zamanlarda tekne personeli tarafından gerekli önlemleri alınması ve marina ile çekek yerlerinde çalışanlarının birincil hedefi saha kontrollerinde yatların durumları aksatılmadan kontrol alında tutulmalıdır. Özellikle karada bulunan teknelerin denizcilikte her zaman etkili olan çevre şartları değerlendirilerek kötü senaryolara karşı marinaların da önlem almaları gerekir. Eğer mümkünse marina tarafından dayanımı daha fazla olan metal payandalar kullanılarak teknenin desteklenmesi bu payandaların da zincir kullanılarak birbirine bağlanması dayanıklılığı artıracaktır. Marinaların deniz ve çekek alanında bulunan teknelerin farklı yapıları, değişik yükseklikleri ve yaygın bir alanda bulunmaları dolayısıyla fırtınalardan koruyabilmelerinin olanaksızlığından dolayı ancak rüzgârdan etkilenerek hareket edebilecek büyük malzemelere karşı muhtemel önlemi aldırırlar veya alırlar. Fırtınadan dolayı marina işletmesine ait kopan veya uçan bir parçanın tekneye, otoparktaki araçlarına ve mallarına zarar vermesi veya marina personelinin denizde bağlama kusuru tespit edilmesi halinde marinaya kusurundan dolayı rücu talebi olabilir. Fırtınadan dolayı hasar meydana gelmesi sonrası marinaya kusurundan dolayı rücu şiddete göre değişiklik gösterir. Rüzgâr 12 boforu geçer ise hukuken sorumluluk yüklenilmediği ve doğal afet sayıldığı genel uygulamadır. 12 bofor altında hasar meydana gelir ise marinanın kusuruna göre talep olabilir.Marinalar kendi hataları dışında fırtına hasarlarından dolayı mesuliyet kabul etmediklerini kontratlarında belirtir. Ancak fırtına ya da benzer hata ve hasarların tekrar etmemesini sağlamak için marina yöneticileri de dikkatsizlik ve özen eksikliği ile yönetim kontrolü eksikliğinden kaynaklanan ve yat sahibinin maddi, manevi zarar görmemesi için marina yönetimi her zaman sorumluluk taşıdığını bilmelidir.
Soru
Soruyu Soran Kullanıcı - Özer Kavukoğlu
Cevap
Cevaplayan Uzman - Ali Erkan Bezirgan
Ülkemizdeki marinalar bildiğiniz gibi çeşitli özel sektör işletmeleriyle belediyeler tarafından işletilmektedir. Marinalar ticari işletmeler olduğundan niteliklerine göre sundukları hizmet ve imkanlar, işletme anlayışları, fiyat politikaları gibi birçok konuda farklılıklar ortaya çıkmaktadır. Marina tesisleri, kendilerinden faydalanacak olan tekne sahibi ve mürettebatının uyacağı yönetim ilkelerini ve fiyat listelerini bağlı oldukları kurumlar olan Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı, ilgili belediyelerin meclisi tarafından onaylanan bağlama ve hizmet tarifelerine göre uygularlar. Onanmış fiyat listesinin altında ücretlendirilmesi ise marina yönetiminin takdirindedir. Tekne sahibi de doğal olarak kalitesiyle fiyatı uygun olan ve en iyi hizmeti alabileceği marina arayışı içindedir. Özellikle Kültür ve Turizm Bakanlığından Turizm İşletmesi Belgesi bulunan marina tesisleri, Marina İşletme Yönetmeliği uyarınca marina veya çekek yerinden yararlanacak olan tekneler için verecekleri hizmet süresince geçerli ve yeterli teminatlara sahip (full kasko ve 3. şahıs mali mesuliyet) tekne sigortasının bulunmasını şart koyar. Genel olarak tekne sahibi kendi teknesinde bulunan eşyaların kaybından, çalınmasından, hasara uğramasından ve mürettebatı, misafir ve müşterilerinin uğrayacağı her türlü zarar-ziyan ve kazalardan da kendisi sorumludur. Kültür ve Turizm Bakanlığından belgeli marinalarda sigorta zorunluluğu olduğu için meydana gelebilecek marina işletmesinin ihmali veya güvenlik zafiyetinden kaynaklı bir hırsızlık olayında hasara neden olan taraf bunun bedelini sigortası kanalıyla ödemek zorundadır. Taraflar anlaşma sağlayamadıkları takdirde tekne sahibi her zaman Kültür ve Turizm Bakanlığına veya yasal yollara başvurarak mağduriyetinin telafi edilmesini talep edebilir. Turizm İşletmesi Belgesi bulunmayan çoğu belgesiz işletmelerde ise ne yazık ki can ve mal emniyetine gerekli önem verilmemektedir. Belgesiz olan bu tesisler, tekneyi sevk idaresi altında bulunduran ve yeterli nitelikte deniz ehliyetine haiz olan kaptanın can ve mal güvenliğini kendisinin temin edeceğini ve kendi olanaklarıyla seyir yapacağını kabul ederek meydana gelecek hasarlardan dolayı mesuliyet kabul etmediklerini yaptıkları bağlama sözleşmelerinde belirtmektedir.
Soru
Soruyu Soran Kullanıcı - Aytekin Karakaş
Cevap
Cevaplayan Uzman - Mazlum Fırat
Anladığım kadarıyla akülerinizi normal bir şekilde dolduruyorsunuz ama harcaması aşırı olduğu için akü kapasitesi yetmiyor. 100 amper aslında normalde beş aküyü rahatlıkla doldurur. Çünkü akü başına 20 amper düşer ve bu da yeterlidir. Anlattığınıza göre tek sıkıntı, akü kapasitesi düştüğü zaman doldurmasının zor olması, harcama yaptığında akülerin toparlamasının bir hayli zaman alması. Bence bu sorunu yaşamanızın en önemli nedeni güneş panellerinin yetersiz kalması. Bir de akü kapasitesinin kendi harcamasına göre düşük olması. Benim size önerim güneş panellerinin kapasitesi artırmanız. Bunun için amperi yüksek olan, yani 40-50 amper arası güneş panellerini tercih etmenizi tavsiye ederim. İyi seyirler...
Soru
Soruyu Soran Kullanıcı - Selim Turgut
Cevap
Cevaplayan Uzman - Mazlum Fırat
Bir avometre kullanarak kabloların direncini kontrol edin. Motordan akülere giden negatif ve pozitif kablolar normalin dışında değerler gösteriyorsa bunları yeni kablolarla değiştirmenin vakti gelmiştir. Değiştirir değiştirmez farkı görürsünüz, motor bir anda rahatça çalışır. Sorunun kaynağını görmek isterseniz kabloların içine bir göz atın. Elinizle koparabileceğiniz simsiyah kablolarla karşılaştıysanız tuz yüklü nem ve akü asidinin buharı, yalıtım malzemesini penetre etmiş demektir. Bazen bağlantı noktasından bazen de pim deliğinden nem kablolara ulaşır. Bir kere korozyon bulaştı mı elektriksel direnç bakır telleri yakar. Kötü kablolar yangına kadar birçok sorunun sebebidir. Bu yüzden aküleriniz zayıf göründüğünde kabloları şu yöntemleri kullanarak test edin: Dinleyin: Zayıf start performansı yanlış bir şeyler olduğunu habercisidir. Dokunun: Çalıştıktan sonra her kabloya dokunun. Eğer sıcak kablo varsa, sorunu araştırın. Koklayın: Fazla ısınan kablolar koku yapar. Kötü kokular yayılıyorsa müdahale vakti gelmiştir. Eğin: Her kabloyu hafifçe eğin. Eğer eğilmiyorsa ya da kırılıyorsa problemi buldunuz demektir. Bakın: Avometreye bakın. 14,5 volttan fazlası kötüye işarettir. Test edin: Direnci test etmek için avometre ohm skalası kullanın
Soru
Soruyu Soran Kullanıcı - Abdullah Kurukaya
Cevap
Cevaplayan Uzman - Ş. Erdinç Sezer
Kimyasal boya sökücüler, eski ya da yeni boyanın yüzeyden alınması için kullanılabilecek yöntemlerden yalnızca biridir. İyi havalandırılmış bir ortamda, az ekipmanla son derece kullanışlı bir yöntem olabilir. Dikkat edilmesi gereken işin doğru planlanması, boya sökücünün seçimi ve uygulamasıdır. Küçük alanlarda, boya üzerinde gerektiği kadar bekleterek jelkota zarar vermeden boya sökme işlemini yapabilirsiniz. İlk olarak, yüzey malzemesi ve sökülmek istenen boyanın cinsi göz önüne alınarak boya sökücü belirlenir. Dik ve tavan gibi ters yüzeyler için jel tipi boya sökücüleri tercih edebilirsiniz. Piyasada çok çeşitli boya sökücüler vardır, mutlaka teknik föyünü okuyun, ondan sonra satın alın. Hatta önce ufak bir miktar alıp bu miktarla ne kadar alanı, ne kadar sürede sökebildiğinizi kontrol edin. Boya sökücüler mevcut boyanın kalınlığına ve kaç yıllık olduğuna göre farklı performans göstereceklerdir. Buna göre işin toplam süresini ve kullanılacak malzeme miktarını tespit edebilirsiniz. Uygulama sırasında havadar bir ortamda çalışmaya ve koruyucu tulum, eldiven, gözlük, karbon kömürlü maske takmaya dikkat edin. Toz olmayacaksa da kimyasal gazlar açığa çıkacaktır.Boya söküldükten sonra yüzey çok iyi durulanmalı veya önerilen bir solventle silinmelidir. Yeni boya katı uygulanacaksa, bu işlem zımparadan önce yapılmalıdır. Bu yapılmazsa boyanın yüzeye yapışmasında sorun çıkabilir. Bu sistem, bilinçli kullanıldığı takdirde insan sağlığına ve tekneye diğer yöntemler kadar zarar vermez. Çevresel açıdan iş bitiminde çıkacak atıkların evsel çöp yerine, marina veya tersane gibi alanlardaki boya çöpüne atılması uygun olacaktır.
Soru
Soruyu Soran Kullanıcı - Sedat Aygün
Cevap
Cevaplayan Uzman - Ş. Erdinç Sezer
Teknenizle ilgili detay vermeyince size uygun bir sistem öneremiyorum. Genel hatlarıyla sintine boyasından beklentiler aşağıdadır. Bir sıralamaya koymadım, tekneden tekneye, kaptandan kaptana bu önem sırası değişebilir.İyi bir sintine boyasının su, tuz, kimyasal temizleyiciler, yağ, yakıt ve asite karşı dayanıklı olması gerekir. Bu maddeler leke bırakabilir veya boyanın zaman içinde kabarmasına/kalkmasına neden olabilir. Temiz bir sintine görmek istiyorsanız, böyle bir durumda yeniden boyamanız gerekir.İyi bir sintine boyasının, uzun süre tekrar boyamaya gerek duyulmaması gerekir. Sintine boyamak genellikle kolay bir iş değildir. Mutlaka ulaşılamayacak yerler, hortumlar, kablolar, dar ve sıkışık bölümler olur. Bu nedenle ilk boyamanızda çok titiz olmanızı, gerekli zamanı ayırmanızı ve iyi bir boya seçerek bu işi bir kerede bitirmenizi öneririm. İyi bir sintine boyasının ayrıca tekne gövdesini su, nem ve kimyasal maddelere karşı koruması, bunları alta geçirmemesi gerekir. Sintinesinde sürekli su bulunan fiber teknelerde ozmoza, ahşap teknelerde çürümeye, çelik teknelerde ise korozyona karşı gövdeyi korumalıdır. Su ve kimyasal geçirimsizlik epoksi astarlarla sağlanabilir.İyi bir sintine boyasının kolay temizlenir olması gerekir. Sintineye mutlaka bir şeyler dökülecektir ve bunlar yukarıda saydıklarımızla sınırlı değildir. Teknede yemeği seviyorsanız bir sallantıda masadan kayıp giden meyve suyu, çorba, şarap vs. farşlardan sintineye inecektir ve yayılıp kokmaması için acil müdahale gerektiren durumlardır. Kolay temizlenebilen boyalar ise parlak sonkat boyalardır. Benim önerim tekne sintinelerinin 2-3 kat epoksi astarla astarlanması ve üzerlerinin çift bileşenli bir sonkatla boyanmasıdır. Sizin tekneniz sintinesinde sürekli su bulunan teknelerden değilse, güneş ışığı da görmediğinden 5-10 sene sintineyi boyamanız gerekmez. Boyarken dikkat etmeniz gereken hususlar; 1. Çok iyi havalandırma gerekir. Unutmayın! Solventli boyalar yanıcı ve parlayıcıdır. Sonkat boyaların yarıdan fazlası solventtir. Solventler havadan ağırdır, boya kurudukça havaya karışır ve dibe çöker. Fırça, rulo veya boya tabancası kullanmanız bunu değiştirmez, risk aynıdır. Siz az bir koku alırken sintine ve tanklar solventle dolmuş patlamaya hazır bir bomba haline gelmiş olabilir. Baş kamaradaki boya işinin solventi, kıç kamaradaki ısıtıcı, aydınlatma vs. tarafından tetiklenebilir. Kapalı mahallerde boya yaparken mümkün en alt noktadan hava emilmeli ve temiz hava yukarıdan basılmalıdır. Solventsiz veya su bazlı boya tercih ederek bu riski bertaraf etseniz de maliyet ve performansları pek orantılı olmaz. 2. Mutlaka kömür filtreli yüz maskesi, koruyucu gözlük ve eldiven kullanın.Uygulama bilgilerini boya firması yetkilisinden veya internetten kolaylıkla edinebilirsiniz. Özellikle sintineler için zımparadan önce yağdan arındırma amaçlı deterjanla yıkama veya solvent ile silme tavsiye edilir. Benim önerim ilk iş olarak havalandırmayı çözün; solvent silme sırasında da gerekir, yıkama sonrası nemin tahliyesinde, boyanın uygulamasında ve boyanın kurumasında da.
Soru
Soruyu Soran Kullanıcı - Haldun Karakaş
Cevap
Cevaplayan Uzman - Erol Kepenek
Epoksi reçine marin tutkaldan çok daha kuvvetli, dayanıklı ve uzun ömürlü bir malzemedir. Daha ekonomik ve kullanımı kolay olan marin tutkalı üstbina ve mobilyalarda kullanabilirsiniz. Yapısal elemanlarda (posta, kemere, tülani vs.) ve borda kaplamaları gibi su ile iç içe olan b.lümlerde ise epoksi reçine kullanmanızı tavsiye ederim.
Soru
Soruyu Soran Kullanıcı - Kazım Göl
Cevap
Cevaplayan Uzman - Ş. Erdinç Sezer
Kazım Bey merhabalar, boyanın koruyuculuğunda ve performansında en önemli etken yüzey hazırlığıdır. Pas sökücü, yüzey hazırlığı yapan bir araç değildir. Pas sökücü ile hazırlanacak ve yüzey üzerine uygulanacak astarın performansı, klasik sistemlerin yerini tutmayacaktır. Deniz gibi zorlu ortamlarda boya öncesi pas sökücü kullanmanızı önermem, bu konuda önerebileceğim bir astar da yok. Günümüzde yatlarda ve gemilerde kullandığımız yüksek performanslı epoksi astarlar için ST3 ve ya SA2 ½ yüzey hazırlığı istenir. Astarların yüzeye yapışmalarını kuvvetlendirmek için yüzey profili oluşturmalı ve malzeme ile doğrudan temas etmesini sağlamalıyız. Benim önerim pas sökücü kullanmayın. Onun yerine paslı bölgeyi deterjanlı su ile fırçalayarak yıkayın ve yine bol tatlı su ile durulayın. Bu işlem yüzeydeki yağ ve tuzu almanızı sağlayacaktır. Bu işlemi mutlaka zımparadan önce yapın. Kaba pası alın, tel fırça, zımpara kağıdı, mümkünse kumlama yaparak yüzeyi pastan arındırın. Yüzeyde ince toz bırakmayacak şekilde fırça, vakum veya hava tutarak yüzeyi temizleyin. İyi bir temizlik yapabiliyorsanız saf epoksi astar, yapamıyorsanız yüzey toleranslı epoksi astarla yüzeyi astarlayın. Pas ile yenmiş, eski pürüzlü sac yüzeylerden mekanik hazırlık yapılamayan bir bölgeden bahsediyorsak ve mutlaka pas sökücü kullanacaksanız iki önerim olabilir: Ya pas sökücü firmayı arayarak bir astar önermesini isteyeceksiniz ya da pas sökücü sonrası yüzeyi tatlı su ile yıkayıp, solventle sildikten sonra yüzey toleranslı bir astar ile astarlayacaksınız.
Soru
Soruyu Soran Kullanıcı - Müjdat Mutlucan
Cevap
Cevaplayan Uzman - Erol Kepenek
Sorunuzun iki kelimeyle cevabı; hayır, yok! Denizcilik Müsteşarlığı’nın 26640 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan tebliği Türk Bayraklı özel teknelere AIS (İngilizce açılımı "Automatic Identification System" olan otomatik tanımlama sistemi) zorunluluğu getirmiyor. Yönetmelik IMO kurallarına uygun olarak cihazı belli boy üzerindeki ticari yatlar, 12 kişi ve üzerinde yolcu taşıyan tekneler, büyük balıkçılar gibi sıralanabilecek bir dizi su aracına zorunlu kılıyor. Doğal olarak savaş gemilerinin AIS taşıma zorunluluğu yok. Cihazın zorunlu kılınmasının ise, seyir emniyeti ve deniz güvenliğini artırmak, arama kurtarma faaliyetlerine katkıda bulunmak, deniz kazalarını önleyebilmek ve deniz kazalarında acil müdahaleyi sağlayabilmek, ÖTV indirimli yakıtın usulsüz kullanımını, insan kaçakçılığını önlemek, balıkçı gemilerini izleyebilmek gibi pek çok amacı var. Ancak özellikle açık denizlere çıkan ve gece seyri yapan pek çok yatçı arkadaşım bu cihazın yararını kabullenmiş durumdalar ve teknelerine taktırıyorlar. Mesela yeni tasarım chartplotter’lar radar işlevi görmüyorlar ama teknenizde AIS olmasa bile çevrenizde AIS takılı tekne/gemi varsa alarm vererek sizi uyarıyorlar. Bence imkânınız varsa açık denize çıkıyor ya da gece seyirleri yapıyorsanız taktırmalısınız. Hem uzaktayken teknenizin nerede ne yaptığını izleyebilir hem de diğer gemilere görünür olursunuz.
Soru
Soruyu Soran Kullanıcı - Cenk İkikardeş
Cevap
Cevaplayan Uzman - Erol Kepenek
Cenk Bey merhaba. Teknenizde bir VHF telsiz kullanacaksanız öncelikle Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğünün, Telsiz İşletme Müdürlüğüne bağlı bir birime başvurup ‘Telsiz Ruhsatı’ almanız gerekir. Bu birim her liman başkanlığında yok ama işlem yapacağınız liman size hangi telsiz işletme müdürlüğüne müracaat edeceğinizi söyler. Mesela biz Bodrum’dan İzmir’e müracaat ediyoruz. Birim uzakta ise, siz de gitmeniz gerekmeden işinizi posta yoluyla gayet kolay halledersiniz. Teknenizin Türk Bayraklı özel tekne olduğunu ve Bağlama Kütüğü Ruhsatnamesi ile limana kayıtlı olduğunu farz ederek cevaplıyorum. Teknenize telsiz cihazı kurmak için başta ön izin almanız gerekir. Sırasıyla; www.kiyiemniyeti.gov.tr adresindeki E Hizmetler sekmesinde (Belge Oluşturma-Amatör Telsiz butonı) bulabileceğiniz TİM–01 formunu doldurun. Bağlama Kütüğü Ruhsatnamesi’nden fotokopi çektirip, limandan ‘aslının aynıdır’ onayı alın. Satın alacağınız telsizin proforma faturasını ekleyip, şahsen veya posta yoluyla Telsiz İşletme Müdürlüğüne müracaat edin. Ön izin çıktıktan sonra, telsiz ruhsatı için; Cihaz faturasının sureti (cihaz yurt dışından alınmış ise ayrıca gümrük giriş beyannamesi sureti). Ruhsatname ve yıllık kullanım ücretinin yatırıldığına dair banka dekontu, (Vakıflar Bankası şubelerinden herhangi biri) Kurulan telsiz haberleşme sistemi veya cihaz için www.kiyiemniyeti.gov.tr adresindeki E Hizmetler sekmesinde (Belge Oluşturma-Amatör telsiz butonu) bulabileceğiniz TİM–03 formunu doldurun. Vatandaşlık numaranızı gösterir kimlik sureti çıkartın. Yine şahsen veya posta yoluyla Telsiz İşletme Müdürlüğü’ne müracaat edin. Eğer ikinci el bir telsizden bahsediyorsak; satın aldığınız telsizin ruhsatnamesi fatura yerine geçecektir ancak borç sorgulaması yapmak gerekir. Kıyı emniyeti size bu konuda yol gösterecektir. Sevgi ve saygıyla
Soru
Soruyu Soran Kullanıcı - Recep Sona
Cevap
Cevaplayan Uzman - Erol Kepenek
Recep Bey merhaba, 27338 resmî gazetede yayınlan, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü Yönetmeliği Madde 13-6’da “Ruhsatnameler beş yıllık süre için düzenlenir” denilmektedir. Buna göre teknelerimizdeki VHF telsizleri her beş yılda bir yenilemek zorundayız. Eğer bu işlemi yapmazsak ve harçlarımızı yatırmazsak devlet ‘Amme Alacaklarının Tahsili Hakkındaki Kanun’ hükümleri yoluyla sizden tahsilatı yapar. Yani icra ile karşı karşıya kalırsınız. Ruhsatınızı yenileyebilmeniz için ise; https://www.kiyiemniyeti.gov.tr/telsiz_mudurlugu internet sayfasının altındaki formlardan “TİM-2 DEĞİŞİKLİK VE YENİLEME İÇİN BAŞVURU FORMU”nu doldurup size yakın olan Kıyı Emniyeti birimine iletmeniz gerekecek. Bu işlem için önce telefonla arayıp bilgi edinmenizde yarar var, çoğu zaman posta veya kargo yoluyla halledilebiliyor. Recep Bey merhaba, 27338 resmî gazetede yayınlan, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü Yönetmeliği Madde 13-6’da “Ruhsatnameler beş yıllık süre için düzenlenir” denilmektedir. Buna göre teknelerimizdeki VHF telsizleri her beş yılda bir yenilemek zorundayız. Eğer bu işlemi yapmazsak ve harçlarımızı yatırmazsak devlet ‘Amme Alacaklarının Tahsili Hakkındaki Kanun’ hükümleri yoluyla sizden tahsilatı yapar. Yani icra ile karşı karşıya kalırsınız. Ruhsatınızı yenileyebilmeniz için ise; https://www.kiyiemniyeti.gov.tr/telsiz_mudurlugu internet sayfasının altındaki formlardan “TİM-2 DEĞİŞİKLİK VE YENİLEME İÇİN BAŞVURU FORMU”nu doldurup size yakın olan Kıyı Emniyeti birimine iletmeniz gerekecek. Bu işlem için önce telefonla arayıp bilgi edinmenizde yarar var, çoğu zaman posta veya kargo yoluyla halledilebiliyor.