Uzun yol rehberi: Filizlendirme
Hakan Öğe bu yazısında; denizde sürekli taze yiyecek yiyebilmenin yollarından bahşediyor.
Bu yazı Naviga'nın Ocak 2011 sayısında yayınlanmıştır.
Yazı: Hakan Öğe
Dünya turumuz sırasında, uzun bir seyre başlar başlamaz inanılmaz rüyalar görmeye başlıyordum. Koca kâseler içinde salata, yağmur altında büyük bir bostanda yürüyüş, üzerinden sular akan meyvelerle dolu ağaçların altında kahkahalar atarak yuvarlanma gibi rüyalar peşimi bırakmıyordu bir türlü. Uyandığımda vücuduma sabırlı olmasını, kısa bir süre sonra bunlara kavuşacağını söylüyordum.
Bugün, kutuplara doğru yeni bir projeye başlamak için hazırlanıyoruz ve kendimi tekrar böyle bir pozisyona sokmaya hiç niyetim yok.
Araştırmalarım sonunda filizlendirme denen bir yöntem buldum. Bu, ilkokulda öğrendiğimiz fasulye tanelerini ıslak pamukta filizlendirme yöntemine çok benziyor. İnanıyorum ki, filizlendirme yokluğunu derinden hissettiğim taze sebze - meyve sorunumuza kesin çözüm getirecek.
Dünya turu sırasında teknemizde sürekli taze olarak ürettiğimiz bir yiyecek vardı: yoğurt. Kendi yoğurdunuzu yapıp yemek bile vücudunuza taze bir şeyler girdiğini hissettiriyor ve ortama daha kolay adapte olmasını sağlıyor. Yanımızda bize taze yiyecek üreten canlı bir organizma bulunması fikri bana her zaman olağanüstü gelmiştir. Bu yoğurt mayasını elde edişimizin hikâyesi ilginç. Mayayı Amerikalı bir denizci çiftten, Brezilya’da edindik. Onlar da iki sene önce, Türkiye’nin bir köyünden almışlar. Dediklerine göre kültür aşağı yukarı 200 yıllıkmış. Yoğurt bulmak için bizim gibi dünyanın bir ucuna gitmenize gerek yok, yola çıkarken araştırın, tamamen organik olan, eski bir kültürden üretilmiş bir köy yoğurdu bulun. Elinizde böyle bir maya olduktan sonra yoğurt yapmak inanılmaz kolay.
Bu organik kültürler o kadar dayanıklı ki bir süre sonra teknede sahip olduğumuz en değerli varlıklardan biri haline geldi. Bizim için o kadar önemliydi ki, ne olur ne olmaz diye ufak bir parçasını kurutup dolabın bir köşesine sakladım. Kullandığımız süte, kabın temizliğine, dış ısıya göre yaptığımız yoğurt her defasında farklı oluyordu. Fakat biz ondan vazgeçmediğimiz sürece o da bizi bırakmadı ve tüm yolculuk boyunca taze yoğurt yiyebildik.
Günlük yoğurdu şöyle hazırlıyorduk: bir cam kavanoz içine bir kaşık yoğurdu ve süt tozundan ürettiğimiz sütü karıştırıp 24 saat bekletiyorduk. Bir gün sonra nefis yoğurdumuz bizi bekliyor oluyordu. Havanın soğuk olduğu durumlarda bu işlem biraz daha uzun sürüyor. O zaman 2 kavanozda farklı zamanlarda yoğurt mayalamak, mayalanma süresince kavanozu ocak yanında sıcak tutmak gerekiyor.
Gerekir de kuruttuğunuz mayayı kullanmanız gerekirse, yine aynı işlemleri yapmak gerekiyor. Fakat bunun kesin işlemesi için sütü 40 dereceye kadar ısıtmanızı ve tüm mayalanma boyunca bu ısıda tutmanızı öneririm. Bunun için kavanozu ister güneşe koyun, ister battaniyelerle sarın, ister fırına koyun, kendinize göre bir yöntem bulun işte…
Yoğurdu bazen fazla yapıp bir torbaya koyuyor ve süzme de elde ediyorduk. Süzmeye biraz baharat eklediğinizde taze beyaz peynire benzer nefis bir şey çıkıyor ortaya. Buna biraz şeker ve meyve ekleyerek lezzetli tatlılar yapabilir, su ve tuz ekleyerek bildiğiniz yayık ayranı bile elde edebilirsiniz. Fakat bu lezzetlerin arasında kaybolup bir sonraki sefer için bir çorba kaşığı maya yoğurdunu ayırmayı asla unutmayacaksınız.
Taze bir şeyler yeme isteği beni sürekli olarak araştırma yapmaya itiyor. Burada size, yukarıda bahsettiğim, kutuplara doğru olacak bir sonraki yolculuğumuzda kullanmak için sabırsızlandığım olağanüstü bir yöntemi tanıtacağım: filizlendirme…
Filizlendirme, ya da teknenizde günlük, taze sebze yetiştirme… Bu yöntemle mercimek, badem gibi kuru yiyecek ve baklagillerin besin değerlerini yüzlerce kez arttırabiliyorsunuz. Çünkü filizlenme bitkinin gelişimindeki ilk evre ve yeni bir organizma yaratabilmek için müthiş bir potansiyele sahip. Filizlenmeye başlamış bir tohum bir gün önceki kuru tohum haline göre aşağı yukarı 900 kez daha besleyici olabiliyor… Vitaminlerin yanında hazmı kolaylaştırıcı enzimler de oluşuyor. Filizlenmiş tohumlar protein açısından da oldukça zengin. Elinizdeki tohumları filizlendirerek günlük taze yiyeceğinizi oluşturmuş oluyorsunuz, üstelik çok besleyici olduklarından oldukça az miktarda bulundurabilirsiniz. Hatta az yemek önemli. Normal yemek gibi yerseniz ishal yapabiliyor.
Gelelim teknede filizlendirme yapmanın tekniğine. Bunun tekniği inanılmaz derecede basit. Aslında internette araştıracak olursanız bu amaçla üretilmiş çok karışık, elektronik cihazlar satıldığını göreceksiniz. Bu cihazlar ortamın nemini, ısısını falan ayarlıyor, güneşi dahi taklit edebiliyorlar. Ancak size gereken bir avuç tohum (mesela kırmızı mercimek), bir cam kavanoz, fazla suyu süzmek için tül ya da ince bir elek, bir de cam kavanozunuzu koyabileceğiniz gölgelik bir yer (filizlendirme sırasında direkt güneş ışığı iyi değil).
Kırmızı mercimeği dibi tamamen örtecek kadar kavanoza boşaltmakla işe başlıyorsunuz. Fazla mercimek koymamaya dikkat edin, çünkü filizlenme sırasında bunlar şişecek ve hacimlerini 10 misline kadar artıracaklar. Kavanozu temiz içme suyuyla doldurun. Suyun kalitesi çok önemli, çünkü bu su mercimek tarafından emilecek ve siz de bunu yiyeceksiniz… Kavonozu bu şekilde tüm gece bırakın. Ertesi gün mercimeği süzgeçten geçirin, süzgeç içindeyken iyice yıkayın (bu sefer içme suyu olması şart değil), suyu süzün ve susuz biçimde kavanoza ağzı açık biçimde koyun. Bu yıkama ve durulama işini ertesi gün tekrar yapın. İkinci gün sonunda mercimeklerin yavaş yavaş filizlenmeye başladığını göreceksiniz. Mercimek iki günde filizlenebiliyor ama bu sürenin bir haftaya kadar ulaştığı tohumlar var. Yemeye karar verdiğiniz güne kadar bu suyla yıkayıp durulama işlemini her gün tekrarlamalısınız. Filizlenmiş bir tohumu hangi aşamada yiyeceğinize denemelerden sonra siz karar vereceksiniz. Bu, damak zevkine göre kişiden kişiye değişiklik gösterebiliyor. Çok beklerseniz minik, yeşil yapraklanmalar başladığını göreceksiniz. Bu aşamada bitki daha farklı bir besleyicilik aşamasına girmiş oluyor.
Filizlendirmede en çok kullanılan tohumlar şunlar: mercimek, fasulye, pırasa, brokoli, yonca, fesleğen, hardal, boy otu. Bunun dışında internette sörf yaparak daha onlarcasını bulabilirsiniz. Dikkat edin, tohumlar mutlaka organik olmalı ve hiçbir ön işlemden geçirilmiş olmamalılar, yoksa filizlenmiyorlar. Bu arada her tohumun oluşturduğu filiz de yenmiyor, zehirli dahi olabiliyor. Mesela domates, patlıcan, kırmızıbiber asla filizlendirilmemeli…
Kuru bademleri de akşamdan suya yatırarak besleyici özelliklerini daha artırabilir, çok daha kolay hazmedilmelerini sağlayabiliriz. Mercimekleri akşamdan suda bırakmak suretiyle hafifçe filizlendirmeye bırakmak pişirme süresini çok kısaltacaktır. Soğan ya da sarımsak köklerini birkaç gün suda bekletirseniz bitkiler canlanacak, çok daha taze olarak yiyebileceksiniz.
Beslenmede önemli püf noktalarından biri, sebze – meyveyi mümkün olduğunca çiğ yemek. Tüm bunlara rağmen beslenme eksikliği hissederseniz teknede doğal kaynaklı vitamin hapları bulundurmakta yarar var. Fakat bunları sadece gerçekten ihtiyaç duyarsanız alın. Düzenli olarak alınan vitamin hapları vücudu tembelleştiriyor ve doğal gıdalardan maksimum yararlanmasını engelliyor. Sürekli kullanımın başka bir dezavantajı da gerçekten ihtiyaç duyulduğunda vücut alışmış olduğundan gerçek yararlarını gösteremeyebiliyorlar.
Tüm bu yöntemler sayesinde uzun seyahatlerde kötü beslenmenin en ufak bir izine dahi rastlayamayacağınızdan emin olabilirsiniz.
Şimdiden afiyet olsun.