Pasifik'te yaşam mücadelesi


Tonga'ya seyrederken yardım çağrısında bulunan Arslanoğlu, teknesini bırakmak zorunda kalarak kurtarıldı.

29.05.2025
Pasifik Okyanusu'nda çıkan fırtınada su almaya başladıktan sonra teli kopan ve yelkenleri açık olarak sürüklenmeye başyan Cengiz Arslanoğlu, Tahiti Sahil Güvenliği tarafından helikopterle kurtarılarak karaya ulaştırıldı. Kendisine telefon bağlantısı kurduğumuz Arslanoğlu, omzundaki ağrı dışında genel sağlık durumunun iyi olduğunu belirtti. 
 
Cengiz Arslanoğlu
 
24 Mayıs Pazar gecesini pazartesi gününe bağlayan saatlerde gerçekleşen olayda, 8,90 metrelik teknesi S’Boro ile Bora Bora’dan Tonga’ya ulaşmak üzere yola çıkan denizci, fırtınayla geçen seyrin dördüncü gününde SOS verme kararı aldığını ifade ettii. “Yol boyunca hava ve dalgalar çok yüksekti. Gece daha şiddetli oldu. Hiç uyuyamadım. Bir şekilde su almasını önledim ama direk dibinden oynamaya başlayınca artık baş edemeyeceğimi anladım” diye konuştu. Bunun üzerine yardım çağrısında bulunan Arslanoğlu, üç saat sonra yardımın geldiğini ve zorlu geçen bir operasyonla karaya ulaştığını aktardı. Arslanoğlu, kurtarma ekibinin Morea Adası'nda su almaya başlayan bir katamarandaki iki kişiye de ulaşarak helikoptere alındığını ifade etti.
 
Bora Bora'da
 
28 Mayıs günü Fransız Polinezyası’nın başkenti Papetee’de bulunan denizci, “Temel ihtiyaçlarımızı gördük, şimdi dönüş işlemleri için polisler de yardım ediyor ama operasyondan sonra bizi buraya öylece bırakıp gittiler. Yanıma pasaportumu ve telefonlarımı alabilmiştim. Burada bulunan arkadaşım Nerou’ya ulaştım ve bana o yardımcı oldu. Ayakkabım bile yoktu, öyle bıraktılar bizi buralarda” diye konuştu. Arslanoğlu, işlemlerin ardından Türkiye'ye döneceğini açıkladı.
 
8,90 metrelik S'boro
 
“Projektörlerin altında bir Hollywood sahnesi gibiydi. Helikopterden bir kişi bana doğru inmeye başladı, 'Suya atla' dedi. Şaşırdım ama sonunda atlayınca artık burnuma ve ağzıma su dolmaya başladı, nefes alamıyordum artık. Gelip beni de çelik halata bağlayarak yukarı çektiler” diyen Arslanoğlu, kurtarma ekibinin Mooerea Adası'nda su almaya başlayan bir katamarandaki iki kişiye de ulaşarak helikoptere alındığını ifade etti.
 
Arslanoğlu, karaya zorlukla ama sağsalim ulaştı
 
Fırtınayı öngörüp görmediğini sorduğumuz Arslanoğlu, “Hayır ama 30-40 knot’larda gidiyordum. Deniz de dalgalıydı ama büyük tekneler giriyordu, 'Hava iyi' dediler. Birinci gün öğle olmadan başladı deniz. Gece daha şiddetli oldu, deniz hep dalgalıydı. Hiç uyuyamadım, mümkün değildi. 2-2,5 metrelik dalgalar yeri geldi dört-beş metre olmaya başladı ve bir ses geldi, baktım tellerden biri kopmuş ve direk, dibinden oynuyor. ‘Bununla uğraşamam artık’ dedim. Aslında bekleyip onu güzel direğe sıyırıp, yelkeni ufaltıp motoru da açsam, bu defa motor bozulursa ne yaparım diye düşündüm. Daha iki haftalık yolum vardı. O havada bekleyemezdim çünkü dayanacak gibi değildi. Ön yelkeni ancak yarısına kadar kapatabildim, sonra sıkıştı ve tekne kendi başına gitmeye başladı. Uyuyamıyorsun, yemek yiyemiyorsun, çok zor bunu yaşamak, anlamak için görmek lazım”
 
Operasyonda boğulma tehlikesi
“Üç saat sonra geldiler. Ben birkaç eşya hazırlamıştım ama alamayız dediler. Deniz dalgalı, tekne kendi başına gidiyor zaten... Bayağı beş knot hızla hem de. Helikopter tepemde döndü durdu. Yukarıdan kara bir melek gibi, dalgıç elbisesiyle, paletlerle bir tanesi yavaş yavaş indi. Tam suya inmedi. Bana işaret edip ‘Suya atla’ dedi. ‘Nasıl olur!’ diyordum, dinlemiyordu. Projektörlerin altında film sahnesi gibiydi. Derken biraz indim. Bir de helikopter döndükçe o rüzgârın da etkisi var. Biraz suyu düzeltiyor gibi oluyor. Ondan sonra hemen ip bağladım tekneye, onu tutarak suya indim. Tekne de beni çekiyor diğer yandan. O sırada inen kişi geldi, kafamdan bir şey geçirmeye çalıştı. Belimi onunla sararak yukarı çekmek için. Kendisi çelik halatla bağlıydı zaten. Bunlar olurken burnuma su kaçmaya başladı. Boğulacak gibi olup bağırdım ama beni anlamıyordu. Nefes alamadım o an, sonra boğazıma da su kaçmaya başladı. ve biraz ona tutunup yukarı çıkmaya çalışırken bir-iki dakika boğuştuk ve birden çıktık."
 
 
 
Başının çaresine bakmak zorunda kaldı
"Üç saatten fazla gittik. Orada Moorea’ya yakın bir yerde bir katamaran yan yatmış galiba, oradan da iki kişi aldık. Onlar denize bottan atladıkları için daha kolay alındılar. Karaya ulaştık ama bizi neredeyse attılar oraya. Ayaklar çıplak, sokaklarda dolaştım. Onlar da düşmüş kendi derdine… Sonra hastaneye gittik, bir ilk yardım gelip ‘Ne oldu?’ dediler. İnsanlar da gelmeye başladı sabah erken. Hastanede herkes sıraya girmiş. Çok beklettiler bizi, en sonunda muayene olmadan çıktım oradan. Bizimkiler hemen seni alırlar, ilgilenirler, bakarlar. Böyle bir şey olamaz!”
 
 
Burada tanıdıklarım vardı neyse ki, ona ulaştım. Arkadaşım Nerou beni aldı, evine götürdü, yardım etti. Üzerime birşeyler verdi. Para vs. organize ettik. Şimdi polisle işimizi hallediyoruz. Sonra gidip bilet bakacağız. Şimdi Nerou'nun evinden ayrıldım, burada bir hostel buldum. Şu an Türkiye'ye dönmeye çalışıyorum.”
 
 
“Ben neredeyse 70 yaşındayım ama iyiyim, kötü bir şey yok. Omzumda koluma doğru biraz ağrı var, o kadar. Moralim, motivasyonum sıfır ama iyiyim yani. Teknenin bakımını daha önce yaptık ama yeterli olmadı, teller vs. fırtınaya dayanmadı. Direk de dibinden oynamaya başladı zaten. Alttan su almasını önledim ama bu zaten ikinci direk, tekne hasarlı. Tekneyi üç sene önce bırakacaktım artık ama inat ettik işte. İyi bir bakım yapmak istesek 45 yaşında tekne... Nerou'nun evi, çok güzel bir yerde, deniz kenarında, rüzgârlı bir yerde. Orada denize bakarken teknemi düşünüp ağlayacak gibi oldum… Çoktan bırakmalıydım aslında… Yamaya yamaya, ekleye ekleye bugüne getirdik. Ben boğulmadım ama sonunda tekne boğuldu…”
 
 
Haber alma sürecindeki desteği için Sayın Zülfikar Taşköprü’ye teşekkür ederiz.