Okyanus geçişine dair sorular, sorunlar
2022’de ilk defa bu kadar çok Türk Bayraklı teknenin Atlantik Okyanusu geçişine şahit olduk.
Bu sayı artık katlanarak artacaktır, elbette sorular ve sorunlar da... Önce yaşanan iklim değişikliklerinin etkisini, sonra okyanus geçişinin nasıl daha kolay olacağını dilimiz döndüğünce anlatmaya çalışalım.
Geleneksel Atlantik Okyanusu geçişimizi 2022 yılı sonunda yaptıktan sonra yurda döndük. Bu yılın geçişinde iki konu öne çıktı. Bunlardan birincisi ilk defa bu kadar çok Türk Bayraklı teknenin okyanus geçişi gerçekleştirmesiydi. Benim takip edebildiğim 12 veya 13 tekne, 2022 yılında suyun öbür tarafına geçti. Çoğunluğu ile Kanarya Adaları’nda ve Capo Verde’de Mindelo Limanı’nda birlikte olduk. Tanıdıklarımız da vardı, yeni tanıştıklarımız da. Teknelerden birinde Başak Mireli tek başına geçişi gerçekleştirdi. Onunla da Mindelo’da tanışma fırsatı bulduk. Kendisini peşinen tebrik ettik.
Okyanus geçenlerin sayısı katlanarak artacak. Bu çorbada benim de bir parça tuzum olduğunu düşünüyorum; artık mütevazı olamayacağım. 15 yıldır, onlarca sefer yaptığımız eğitim seyirleri ile sonrasında yazdıklarımız ve özellikle sosyal medyada paylaşmalarımız ile insanların kafasında ütopya gibi görünen Atlantik Okyanus geçişini beyinlere kazıdık. Benim için sevindirici olan okyanuslarda Türk Bayraklı teknelerin çoğalması.
İkinci önemli konu ise meteorolojik durum. Bu sene özellikle takip ettiğimiz hava olaylarında yaşanan rüzgârsızlık bize küresel ısınma denen sorunun herkesi ne kadar etkileyebileceğini bir kez daha düşündürdü. Tabii doğa ile içli dışlı olan, özellikle tarımla, deniz ve denizcilikle uğraşan insanlar bunun daha da farkındadır. Bu sene Kuzey Atlantik’te sular bir türlü soğumadı, deniz suyunun nispeten sıcak kalması, 20 ila 25 kuzey enlemlerinden doğan alçak basınç sistemlerinin etkisi, 30 kuzey enlemlerinde (oluşan veya oluşmaya başlayan) yüksek basınç sistemlerinin yarattığı (yüzyıllardır esen) ticaret rüzgârlarını öldürdü. Bazı haftalarda 3-4 büyük alçak basınç gözü okyanusu kaplıyordu. Tüm geçiş yolu mavi, rüzgârsız hava raporlarını veriyordu. Biz de ilk kez rüzgâr için değişik limanlarda günlerce beklemek zorunda kaldık.
Bu kış ne kadar ılık geçiyor, bahardan kalma günler falan konuşmalarının diğer yüzü kuraklık, yağmursuz ve karsız kışlar, rüzgârsız günler olarak doğanın koşulları ile yaşayan insanları vurdu.

Hangi tekne ile okyanus geçişi daha kolay olur?
Bu sene 57 feet tekne olan, İlkut Uras ve ailesinin (Sarah ile Luca) tekneleri Bossanova ile geçişimizi gerçekleştirdik. (Sayfa 32-36’da onların röportajını okuyabilirsiniz.) Yanımızdaki teknede (Deriska) Deniz ve Mahmut ile oğulları Atlas ve Azur vardı. Geçişimizi iki tekne olarak yaptık.
Aslında tekne boyunun büyümesi ve kokpit yüksekliğinin artmasının geçiş konforunu artırdığını söyleyeceğim. Şöyle sorsalar, “Hangi tekne ile okyanus geçişi daha kolay olur?” diye, dilimiz döndüğünce anlatmaya çalışalım o zaman.

Tekne seçimi
Tekneler üretilirken belli sınıflarda etiketlenir. Bunlar seyir yapacakları bölgeler ve karşı karşıya kalacakları rüzgâr ve dalga yüksekliklerine göre yapılır. Mesela kategori olarak rüzgâr şiddeti Bofor 8 ve üzeri ile dalga yüksekliği 4 metre üzeri olabilecek denizlerde seyir yapacak tekneler A sınıfında üretilir. Tabloda bu sınıfları göreceksiniz.

Gövde üretim materyali; sac, alüminyum veya GRP, karbon veya kompozit olarak değişebilir. Yüksek enlemler olarak tanınan bölgelere seyir yapacak tekneler için sac veya alüminyum malzeme seçimi doğru olur. Bunun sebebi o bölgelerde olan yüzen buz adaları ile çarpışma riskidir. Okyanus geçişlerinde ise tekne ağırlığı, yelken ile geçişte tekne hızını etkileyen önemli bir faktör olması yüzünden bu sefer GRP veya karbon malzemeden üretilen tekneler öne çıkar. İşin ekonomik yönü sizi karbon gövdeden uzaklaştırabilir. Ayrıca marin kontrplak malzemeden üretilen teknelerin de en az GRP (fiber) olanlar kadar hafif ve alüminyum tekneler kadar da sağlam olduğu bilinir.

Teknenin tek gövde veya iki-üç gövdeli olması ise tamamen kullanıcının zevkine kalmıştır. Tabii ki katamaran veya trimaran diye adlandırılan çok gövdeli teknelerin en büyük artısı daha sığ sularda seyir imkanı vermesi, yelken seyrinde çok yatmaması ve demirde iken tekneyi etkileyecek soluganlardan nispeten koruyarak sallanmama konforunu artırmasıdır. Bunun yanında orsa seyir performansları tek gövdeliler kadar olamayacaktır.

Teknenin iki direkli (keç veya yawl) olması veya sloop dediğimiz tek direkli üretilmesi ise seyir sırasında değişik yelken kullanımı kombinasyonlarına fırsat vermesini sağlar. Yani ön yelkenler, cenova ve flok ile ana yelken veya arkadaki mizen yelkeni dağılımı, tekneyi denize daha iyi oturtur. Özellikle arka direk yani mizen direği (mizana olarak da söylenilir), teknenin kıçını batırarak, dümen palasının denizden fazla çıkmasını engeller. Bir tür dümen görevi görür. Demirde iken mizen yelkeninin açılmasının demirde salınım açısının azalmasına faydası olur.

Salma seçimi
Genelde üç tip salma ile tekneler adlandırılır: Fin keel tipi (bu da kendi içinde salmanın altında torpil olması veya düz olması şeklinde ayrılabilir), full keel (baştan kıça uzun salma) ve semi full keel (yarım uzun salma). Uzun seyirler için uzun salma bence tercih sebebi olmalıdır. Yol boyunca karşılaşabileceğiniz balık ağlarına takılmadan geçebilme ve daha az su çekimi sağlaması ile demirleme yerinizi daha kıyıya yakın seçebilme gibi avantajları vardır.
Dümen palası seçimi önemlidir. Genellikle uzun salma tipinde dümen palasını yataklayan bir braket (skeg) vardır. Fin salmalı teknelerin dümen palaları sadece bir mil ile gövdeye bağlanır. Bu doğal olarak denizde çarpılabilecek tehlikelere ve özellikle büyük dalgalara karşı dirençte, bir noktadan gövdeye bağlanması yüzünden zayıflık oluşturur.

Arma seçimi
Özellikle ön yelkenlerde sadece baş ıstralya ile olan (sloop rig) arma seçimindense ikinci baş ıstralyalı (cutter rig) arma daha uygun olur. Bu hem size değişik ölçülerde ön yelken seçimi olanağı verir hem de yedekleme olarak imkan sağlar. ‘Stay sail’ dediğimiz daha az metrekaresi olan yelken ile camadan vurulmuş cenovadan daha fazla performans elde edilebilir.

Balon gönderi (Spi pole) düzeneğinin olması, size hafif havalarda balon açma veya balon gönderini kullanarak cenovayı ayı bacağı olarak ana yelken ile kullanma olanağı verir. Direk pupadan, iğnecikten, gelecek rüzgârı kullanarak tekneyi dalgaya daha dengeli oturtabilirsiniz. Bu düzeneği kullanırken kavança önleyici (preventer line) halatı hem ana yelken bumbasında hem de balon gönderinde kullanmalısınız. Karşılaştığım pek çok tekne bu düzeneği doğru olarak kullanmadığı veya kuramadığı için gönder sistemi hasar almıştı. Eğer ikiz ön yelken olan bir arma var ise yine çift gönder ile iğnecikten alınacak rüzgâr ve dalga, otopilotunuza veya dümen palanıza daha az yük bindirecektir.

Merkezi kokpit
Tekne kokpit bölgesinin merkezde (center cokpit) veya kıça yakın olması seyrin konforunu doğrudan etkiler. Dalgaların tam kıçtan gelmesi bazı durumlarda gerçekleşmeyebilir. Daha kıç omuzluktan veya bordaya yakın bir açıdan gelecek dalgalar, tekne bordasına çarptığında kokpit bölgesinde oturma minderlerini ıslatma gibi durumlara karşılık, merkezde oturma bölgesinin (center cokpit) olması size avantajlı durum yaratır. Bazı teknelerde kıç kokpitli tekneler, punteller ve puntel telleri arasını sağlam brandalar (parampet) ile kaplayarak (üzerinde genellikle tekne ismini yazarlar), dalgaların ıslatmasını engeller. Merkez oturma bölgeli tekneler ayrıca denize adam düşmesi tehlikesini en aza indirmesi açısından da avantajlıdır.

Diğer önemli konular
Teknenin güvenlik elemanlarının özellikle can salı, EPIRB, can simidi vb. doğru yerleştirilmesi çok önemlidir. Can salının en kısa zamanda atılabilir bir şekilde konumlandırılması şarttır.
Teknenin enerji ihtiyacı için güneş panelleri, rüzgâr ve su jeneratörleri olmazsa olmaz elemanlardır.
Tekne kıçına rüzgâr dümeni montajı yapılabilmeli, elektrik sarfiyatını azaltır ve otopilot olarak da ikinci dümen palası olarak da işe yarar.
Teknenin seyir ve iletişim elektronikleri... Artık teknoloji o kadar ilerleyince burada hayatı kolaylaştıran o kadar çok seçenek var ki başka bir yazının konusu olabilir.
Sonuçta gidilecek bölge, amaçlanan seyir ve konfor anlayışına göre herkesin tasarlayacağı tekne özellikleri değişiklik gösterir. Tabii bir de işin ekonomik boyutu var, en iyisini isteriz ama bir yerde durmamız gerekebilir.
Uzun yollarda görüşmek üzere...

