Moda kırmızı
ürk tasarım ofisi Red Yacht Design’ın kurucuları Fatih Sürekli ve Cana Gökhan, kısa bir süre önce Londra’da ofis açarak küresel marka olma yolunda önemli bir adım attı.
Red Yacht Design bizler için sadece kendini dünyaya ispat etmiş bir tasarım ofisi değil, aynı zamanda ekibimizin bir parçası. Okurlarımız, Fatih Sürekli ve Cana Gökhan’ı süperyat dünyasındaki son gelişmeleri, yükselen trendleri, ilham veren yenilikleri anlattıkları yazılarıyla tanıyor. Bu dünyanın profesyonelleri ise yedi denizlerde seyreden projeleri sayesinde git gide yayılan ‘kırmızı’ modayı yakından seyrediyor.
Balmy
Londra ofisi açmaya nasıl karar verdiniz, neden küresel bir marka olma adımı olarak Londra’yı seçtiniz?
Fatih Sürekli (F.S.): Red Yacht Design’ın 2017 yılından itibaren yükselen bir ivmeyle büyümesi ve yeni nesil yat tasarımı ile giderek prestijli projelerde yer alması bizi Londra ofisi konusunda cesaretlendirdi. COVID-19 sonrası dönemde art arda büyük projeler imzaladıktan sonra artık küresel alanda büyüyebileceğimize ve Avrupalı tersanelerle çalışma yolunda ilerleyebileceğimize karar verdik. 2022 yılında da Londra’ya yerleştik. Hem İstanbul ofisimiz, hem de Londra ofisimiz çalışmalarına devam ediyor. Londra tercihimizin en büyük nedeni küresel finans piyasalarının merkezi olması ve büyük yat tasarım ofislerinin bu bölgede bulunması.
Cana Gökhan (C.G.): Küresel arenanın en üstünde yer alan tüm yat tasarım ofisleri İngiltere’de olduğu için açıkçası böyle bir tercih yaptık. Fatih’in söylediklerine ek olarak; Londra tercihi ise hem küresel müşteriler için bir merkez noktası olmasından hem de ilk etapta bizim için seyahat kolaylığı sağlamasından dolayı kendiliğinden oluştu.
Virtus ikinci gövde (Balmy)
Mengi Yay’ın 47m.’lik Virtus serisinin ikinci gövdesi olan Balmy’nin iç tasarım çalışmasının detaylarını paylaşır mısınız? Bu tekne herhangi bir fuarda sergilenecek mi?
C.G.: Bu yatı tasarlarken bizi zorlayan birçok nokta oldu diyebilirim. Ama herkesi memnun edecek şekilde üstesinden gelindiğini düşünüyorum. Zorluklardan bir tanesi, aslında ülkenin de gerçeklerinden biri, teslim sürelerimizin gerekenden daha kısa olmasıydı. Bununla birlikte, tekne sahibinin temposu da çok yoğundu, bizimle gece toplantı yapıp jetine atlayıp dünyanın en uzak noktalarına uçuyordu. Yani ondan geri bildirim almak da, kendi yoğun temposu sebebiyle ayırabildiği sürede tam olarak odaklanmasını sağlamak da kolay olmadı.
Tasarım detaylarına değinirsem; kendisinden toplanan veriler ışığında loft havasında bir iç mekan tasarlama yoluna gittik. Oldukça sade, hiçbir süs ve gösterişe en alt seviyede bile izin vermeyen bir beğenisi var tekne sahibinin. Bu da bir zorluktu diyebilirim. Çizgisel ve formdan arınmış hatlar, yalın detaylar, tekne sahibinin sevdiği yalnızca bir-iki tonun hakim olduğu, detaylardaki minimalliğe karşın misafir sayısının ve konforun da en üstte tutulmak istendiği bir iç mekan tasarladık.
F.S.: Müşteriye yetişmek oldukça
zordu (Gülüyoruz). Kendisinin temposuna ayak uydurmak için gece yarıları toplantılar yaptık. Ekip olarak
normal bir projeye göre çok özverili ve esnek çalıştık. Müşterimiz yatının
keyfini sürdüğü ve ara vermek istemediği için büyük ihtimalle bu yıl Monako’da olmayacak ama belki seneye girebilir diye düşünüyorum. Seneye Balmy projesinin yanında NB100 projesi
yani Virtus serisinin üçüncü gövdesi Monako Fuarı’nda olacak. Balmy’den
çok farklı bir iç tasarıma sahip ve sevdiğimiz proje olarak devam ediyor. Seneye Monako’da üç veya dört yatımızın sergileneceğini düşünüyorum. Bunlar arasında Virtus 2, Virtus 3, Mazu DS92 ve Sarp XSR’ın ikinci gövdesi bulunuyor.
Virtus üçüncü gövde
Atina yatı (önceki adı Elandess) için Bodrum’da FDC Yachts’ta yaptığınız refit bu firmayla ilk çalışmanız mıydı? Daha önce refit projesinde yer almış mıydınız? Bunun sizin için yeni inşadan ne tip farklılıkları oluyor?
F.S.: Atina yatı bizim için bu yılın en keyifli çalıştığımız projesi oldu diyebiliriz. FDC Yachts’la ilk projemizdi ama hemen devamında uzun süredir tasarımına çalıştığımız Aluna 87 projesine başladık. Aluna serisi sadece 87 modeliyle değil aynı zamanda 127 modeliyle de devam edecek. Şu an 127 modelinin üzerinde tasarım çalışmaları sürüyor. 87 modelinin ise ilk tasarım çalışmaları tamamlandı ve üretim için mühendislik hesapları yapılıyor. Önümüzdeki ay kesimlerin başlaması planlandı. FDC Yachts’la çok iyi bir uyum içinde çalıştığımızı söyleyebilirim. Özellikle, bizim gibi hayalleri olan Türk tersaneleriyle çok uyumlu çalışıyoruz. Atina bizim ilk refit projemiz değildi ama suya inen ilk refit projemiz oldu. Hâlâ çalışmaları KRM Yachts’ta devam eden Wolfoz yatı ilk refit projemizdi. Eski ismi Miami Blues olan bu yat tamamlandığında çok güzel olacak. Atina projesine dönersek, çok iyi bir takım çalışması ortaya çıkardık. Tersane olarak FDC Yachts, tasarımcı olarak biz ve mobilya üreticisi Ekinoks olarak iyi bir takımın çok kısa sürede neler yapabileceğine örnek olduk diyebilirim. Yatın sahibi şu an çok mutlu ve çıkan işten çok memnun. Ayrıca kendisinin hızlı kararlar alması ve deneyimli bir yat sahibi olması işimizi oldukça kolaylaştırdı. Yatçılığı seven insanların projelere bakış açıları farklı oluyor ve bizi mutlu ediyor. Ayrıca bu proje ile ilgili Heesen Yachts’tan da büyük övgüler aldık. Profesyonel fotoğrafları çekildikten sonra Heesen Yachts’ın kendi dergisinde yayınlanacak.
Atina
C.G.: Bizim açımızdan yeni inşadan farkları şöyle; bir kere önünüzde, başka tasarımcının elinden çıkmış bir tasarım çizgisi oluyor. Biz Red Yacht Design olarak iç-dış tarz tutarlılığına da önem veren bir firmayız. Hem iç hem dış tasarımını üstlendiğimiz projede, süper modern dış hatlara sahip bir yatın içine klasik bir iç mekan yapmak istemeyiz. Tabii ki her tekne sahibi bu uyuma dikkat etmiyor veya iç ve dış için kafasında farklı hayaller olabiliyor. Refit projelerinde genellikle, biz dış hatları başka tasarımcıdan çıkmış bir tekneye, kendi çizgimizden ödün vermeden uyum göstermeye çalışıyoruz. Mevcut tasarım, bizim kendi çizgimiz ve bir de üstüne tekne sahibinin istekleri eklendiğinde durum bazen zor olabiliyor. Atina özelinde ise bizce müthiş bir iş ortaya çıktı. Bizim tasarımımız fark yarattı ve Red imzasını ortaya koydu. Mevcutta ne varsa ona uyum sağladı ve bizce
mevcuda değer kattı. Sonuçta da tekne sahibinin isteklerinin neredeyse tamamı karşılandı.
İç mekan refitlerinde de işin kapsamına göre, bu uyum ve farklılaşma oranları ele alınabilir. Eğer içini tamamen biz yeniliyorsak zaten uyum, artık bir konu olmaktan çıkıyor. Ama teknede korunmak istenen bazı yerler veya parçalar varsa bunların varlığını yok sayamayız.
Atina
Teknik anlamda da refitle yeni inşa farkları oluyor. Biz çok detaylı çalışan bir ofisiz ve yaptığımız tasarımların sahada uygulanabilme oranı oldukça yüksek. Sıfırdan tasarladığımız teknelerin altyapısı dahil her detayı bilgimiz dahilinde iken, refit teknesinde sökülen bir panelin altından ne çıkacağı belli olmuyor. Veya bizimle paylaşılan mevcut projeler, sahada uygulanamamış olduğundan gerçeklikle arasında farklar oluyor. Mümkün olan her refit projesinde üç boyutlu tarama talep ediyoruz ve bu veri ile çalışıyoruz.
Mazu 92 SD
Sarp Yachts XSR serisinin bu kaçıncı teknesi? XSR 85’in tersane ve Red Design filosu içindeki yerini anlatır mısınız?
F.S.: XSR projesi için bizim ilk gözbebeğimiz diyebiliriz. 85 feet boyunda bir yat olmasına karşın iç ve dış tasarımı için harcadığımız süre inanılmaz. İlk eskizlerini 2017’de attığımız ve 2017 Monaco Yacht Show’da tanıttığımız bu serinin bunca yıl sonra suyla buluşması bize ayrı bir mutluluk verdi. Ne yazık ki tersane yönetiminin iki yıl kadar ara vermesi, bu projenin yıllar önce kazanacağı ticari başarıyı ve prestiji gölgelese de bundan sonra umarım hızlı ve seri bir şekilde üretimi devam eder. 2017’de tasarlamamıza rağmen hâlâ 2022’de suyla buluşan yatlardan birçok anlamda farklı. O zamandan geleceğin yatını tasarlamışız (Gülüyoruz). Sarp Yacht için de La Passion’dan sonra ikinci yeni inşa projesini denize indirme açısından önemli bir yere sahip. İlk gövdenin renginin inanılmaz ilgi çektiğini söyleyebiliriz. Bu projede hem danışman Emre Şandan, hem de biz oldukça cesur kararlar aldık. Verdiğimiz kararların doğruluğunu projenin suyla buluşmasından sonra broker’ların yoğun ilgisi karşısında görmüş olduk. Şu an Amerikan’ın en büyük broker firması Denison Yachting, pazarlama faaliyetlerini sürdürüyor. Bu yıl Monako Fuarı’nda ilk defa görücüye çıkacak.
C.G.: Ben de biraz iç mekan tasarımından bahsedeyim. Tekrar edeceğim ama Fatih’in de dediği gibi bu tasarıma harcanan süre inanılmaz, biz de hâlâ inanamıyoruz. 24 metre bir yat ama bu sürede çok rahat söyleyebilirim ki 60 metre için iç tasarım yapardık. Üstlendiğimiz ilk proje olmasından da kaynaklı, tasarımı nakış gibi işledik demek hata olmaz. Her parçasında ayrı bir emek ve özen var, hem tasarım hem de üretiminde. Organik, doğadan esinlenen formlar, akışkan çizgiler, arada bir sert kontrastlarla kesilen genel olarak açık tonlar hakim. Her yerde doğadaki formların izlerini görmek mümkün. Ama
bu izleri bırakırken de denge içinde, bunu bir form şovuna çevirmeden yaptık. Üretmesinin de çok kolay olmadığını söyleyebilirim ama tasarıma oldukça sadık kalındı. Bu proje ile gerçekten gurur duyuyorum ve alacak kişinin de çok şanslı olduğunu düşünüyorum.
Aluna
Biraz da RIB’lerden bahsedelim. Next RIB serisinin suya inen dört yeni botu daha öncekilerden farklı mıydı, ne tip yenilikler vardı?
F.S.: Yuka Next serisinin dokuzuncu botu geçen ay suyla buluştu. Bu seriden bu yaz dört bot suya indi. Bunlardan en dikkat çeken, yeni bir model olan kabinli versiyon Shark idi. Piyasadaki diğer 12 metrelik botlardan farklı olarak çok geniş bir kabin çıkarttık ama diğer yandan Next serisinin agresif hatlarını korumayı başardık. Tamamen yeni ve daha sade bir kumanda paneli tasarladık. Böylelikle üst binanın agresif hatları daha belirginleşti. Ayrıca 2X450 HP Mercury dıştan takma makinelerle 65 knot azami hıza ulaşabiliyor. Tasarım dili açısından çok tutarlı olduğunu düşünüyorum. Ayrıca müşterilerden çok yoğun ilgi gördü. Suyla buluşmasından sonra üç adet satıldı. Next serisinin 7, 9 ve 14 metrelik yeni botlarının tasarım çalışmaları şu an devam ediyor. 7 metrelik yeni modelimiz önümüzdeki ay üretime geçecek. 14 metrelik modelimizi ise 2023 Cannes Yachting Festival’a yetiştirmeyi planlıyoruz. Next serisi şimdiden ticari açıdan çok başarılı oldu. Güneyde mutlaka Next serisinin üyelerinden birine rastlayabilirsiniz.
Sarp Yachts XSR 85
Bu yıl Cannes Yachting Festival’dan neler bekliyorsunuz? Bizi nasıl bir sezon bekliyor? Ne tip yeniliklerin dikkat çekici olduğunu düşünüyorsunuz?
F.S.: Bu yıl Cannes Yachting Festival’ın katılımcılar ve ziyaretçiler tarafından çok güzel geçeceğini düşünüyorum. COVID-19 sonrası ilk defa bu yıl rahatlıkla ve önlemler olmadan yapılacak fuarda büyük üreticilerin hemen hemen hepsi iki veya üç yeni model tanıtacaklar. Bunlardan en çok Sanlorenzo’nun SP 110 modelini merak ediyorum. Son birkaç yıl üreticilerin ve tasarımcıların üzerinde durduğu iç ve dış yaşam alanlarının bütünleşik kullanılması, gün ışığının azami şekilde içeriye alınması, sürdürülebilir malzemelerin kullanımının ve hibrit sevk seçeneklerinin artışını göreceğiz. Küçük tekneler ve tender’larda ise elektrikli modeller giderek artıyor. Ayrıca elektrik sevk sistemleri daha da geliştiriliyor. Artık daha büyük tender’larda elektrik kullanımı göreceğiz ve bu tekneler daha yüksek azami hızlara ulaşacaklar.
Yuka Shark