İğne atsan denize düşmez


Koylardaki yoğunluk herkesi dar alandaki manevralar, demirleme ve kıçtankara uygulamaları açısından antrenman yapmaya zorluyor.

Yazı: Ekber Levent

Naviga'nın Eylül 2020 sayısında yayınlanmıştır.

Taktiklerin üzerinden geçmeden önce şunu özellikle belirtmek istiyorum: Herhangi bir koyda gecelemek istiyorsanız, halat alarak karaya kıçtankara vaziyetinde olmanıza şart ve gerek yoktur.

Korona tüm yaşantımızı etkiledi. Dünya, yeni yaşam için kendine gelemiyor, eskisini terk etmek o kadar zor ki insanların önlemlere direnç göstermesinin bir sebebi de bu bence. Bize gelince teknemiz Soulmate’i, Karayiplerde Antigua Adası’nda karaya çektik, orada bıraktık ve ülkemize döndük. Yaz ayları Kuzey Atlantik’te özellikle tropikal bölgelerde hurricane (kasırga sezonu) tehlikesinin olduğu zamanlardır.

Akdeniz ve Ege’de ise pandemi yüzünden ülkeler komşularına sınırlarını açmaya nazlanarak ve tedbirle yaklaşıyor. Türkiye’ye yakın Yunan Adaları yelkencilerin çok tercih ettiği yerlerdi. Tabii 2020 yazı için bu gerçekleşmeyince ülkemizde şahsa ait olan ve ticari tüm tekneler koylarımızı mesken tuttu. Tam tabiri ile koylarda, özelilkle Hisarönü ve Göcek koylarında iğne atsan denize düşmüyor. Bu arada benim gözlemlediğime göre, Gökova’da biraz sakinlik var. Özellikle Okluk ve yakın koylarının Cumhurbaşkanlık konutu ve korunması yüzünden yelkencilere, teknelere kapatılmasından dolayı olsa gerek Gökova biraz öksüz evlat durumuna düşmüş gibi.

Güney Ege ve Batı Akdeniz bölgelerindeki koylarımızın coğrafi yapısı çoğunlukla çökme şeklinde oluştuğu için olsa gerek, koyların ortaları biraz derindir. Ancak koyların kıyıya yakın kısımları 8-10 metrelere gelir. Ortalarda 20-30 metre Fotoğraf: Tolga Öncü naviga 089 ortalama derinliklere rastlarız. Bu şartlar yüzünden de Akdeniz tipi bağlama denilen ve dünyanın başka hiçbir tarafında görülmeyen bir demirleme ve bağlanma şekli bulunmuş.

Diğer ülkelerde olsa, böyle koylara güzel bir şamandıralama sistemi yaparlar ve o şamadıralarda kalışlardan ücret alırlar. Özellikle Hırvatistan ve Karayiplerde bu çok kullanılıyor. Demirde kalmak isteyenler için koyun daha girişine yakın bölümleri ayrılır. Ama Hırvatistan bazı bölgeleri doğal park ilan etmiş ve o bölgelerde gece demirde kaldığın zamanda bile bir ücret ödemek zorunda kalıyorsun. Park bekçileri (Park Rangers) akşam ve sabah tekneleri ziyaret ediyor, ücreti ve çöplerinizi topluyor.

Karayiplerde ise iki farklı uygulama var. Daha turistik adalarda (British Virgin Islands-BVI, United States Virgin IslandsUSVI vb.) şamandıralar var ve üzerlerinde kaç feet tekneye kadar bağlanabileceği yazıyor. Yine bir görevli teknenize geliyor ve ücreti topluyor. Bazı adalarda ise (St. Martin, Antigua vb.) ülkeye giriş yaptığınızda eğer bir marinada kalmıyor iseniz haftalık veya aylık koyda demirleme ücretini alıyorlar. Mesela St. Martin’de haftalık 20 dolar ödüyorsunuz. Antigua’da tekne boyuna göre ödeniyor. Hırvatistan ise önceleri tekne boyuna göre ülkeyi kullanma vergisi alıyordu şimdi teknenin motor gücüne çevirmişler. (Büyük motoryatlardan daha fazla almak için iyi bir yöntem.) Yunanistan da yeni deniz vergisini yabancı yatlara 2019’dan beri uyguluyor.

Bence tüm Göcek ve Hisarönü koyları doğal park ilan edilmeli, bir komisyonun denetleyeceği birkaç çeşit restoran ve iskele mimarisi belirlenmeli. Bu restoranların sahiplerine devlet bankasından kredi verilerek belli standartlara getirilmeli ve denetlenmeli. Buraların personeli kış aylarında kendilerini ve menülerini geliştirecek kurslara tabi tutulmalı. Bu arada uzun süredir bu kıyılardan uzaktaydım, 11 yıl önce bıraktığımdan çok farklı -iyiye doğru- gitmiş bazı işletmelerin açıldığını gördüm. Restoran iskelelerinde gecelemek inanın dünyanın nerede ise hiçbir yerinde yok. Size marina imkanlarını veriyor. Elektrik ve suyunu alıyorsun, internetinden yararlanıyorsun, duş-tuvalet hizmeti veriyor, karşılığında sadece bir akşam yemeği yiyorsun. Bu müthiş bir imkan. Yine de yeterli değil, bizim koylarımız büyük bir hazine, yabancı megayatlar çok kolaylıkla buraları tercih edebilir. Sadece onları getirmek için istedikleri nelerdir bilmek lazım. İnanın onların gezdikleri, çalıştıkları denizler buraların yanına yaklaşamaz. Koyların bir problemi, güya yelken yapmak veya özellikle motoryatlarıyla tatil yapmak için haftalık seyre çıkıp, herhangi bir koya demirleyip tüm hafta veya daha uzun süre orayı işgal edenler. Aslında yelken yapmaya veya gezmeye, değişik yerler görmeye niyetleri yok, teknelerini otel gibi kullanarak koyun belli bir bölgesinde kalabalık oluşturuyorlar. Uzun kalan teknelere bir el atılmalı.

Dar alanda kısa paslaşmalar

Biraz da yeni tekne sahibi olmuş, kendini geliştirmek isteyen kişiler için bir korkulu rüyadan bahsedelim. Bu kalabalık koylarda nasıl manevra yapacaklar, nasıl kıçtankara olacaklar uygun açıdan rüzgâr gelmiyor ise nasıl başa çıkacaklar? Uygun rüzgâr, kıçtan gelen rüzgâr açısı ile demirleme yaparak kıçtankara olma pozisyonudur.

Öncelikle herhangi bir koyda gecelemek istiyor iseniz kıçtan halat alarak karaya kıçtankara vaziyetinde olmanıza şart ve gerek yoktur. Hatta eğer alargada kalabiliyorsanız, bu size daha fazla avantaj sağlar. Bir kere gecenin bir yarısı çıkabilecek rüzgâr kaçaklarında, sağanaklarda tekneniz rüzgâra hemen döneceği için minimum alan gösterirsiniz. İyi, doğru atılmış bir demir ve iyi serilmiş bir zincir ile her türlü havayı güvenle karşılarsınız. Rüzgârı bordadan almayınca demir tarama riski kalmaz. Diğer tekneler ile marinada gibi yan yana kalmazsınız.

Uygulayabileceğiniz pratik bir yöntem önereyim: Bu size restoran iskelelerine yanaşırken veya koylarda diğer teknelerin demirlerinin üzerine demir atmadan kıçtankara olmanıza kolaylık sağlayacak ve tecrübenizi arttıracak bir çalışma olacaktır.

Uygun bir manevra bölgesi seçin. İlla bir koyun ortası olmak zorunda değil, kimsenin kalmadığı derin bir koy olabilir. Yaklaşık 1 deniz mili çapta size çapariz verecek bir döküntü, başka tekne falan olmasın. Burada hayali bir transit hat oluşturun. Mesela burun ile kıyıdaki bir binayı veya büyük bir ağacı hayali bir hat ile birleştirin. Özellikle rüzgârı yandan, bordadan alacak şekilde çizerseniz işiniz daha zor olur. Bu da daha sonra karşılaşacağınız zor durumların antrenmanı olur.

Bu hayali hat üzerinde ileri yolda ve tornistanda tekneyi hattan hiç çıkarmadan P, S, O, 8 gibi şekilleri çizerken, uygun hızda dümen ile abrama manevraları yapın. Hayali demir atarak aynı hatta sanki bir iskele varmış gibi dümdüz tekneyi yanaştırmayı deneyin. Burada hızınız, teknenin dümen dinleyeceği minimum hız olmalıdır. Tekneyi tornistan giderken hattan çıkarmadan durdurun ve ileri yol ile hatta terse doğru gitmeyi deneyin. Uygun açı ile gelip tornistan hatta girip bir süre hattan hiç düşmeden tornistan gidin.

Bu herhangi bir tekne ile veya kendi tekneniz ile yapacağınız en önemli eğitimlerden biridir. Daha sonra marinalarda veya dar mevkilerde teknenizin manevra çapını, harekete ne kadar zamanda dümen dinlediğini, ne kadar zaman sonra durduğunu ve ileri yol aldığını gözünüzde canlandıracaktır. Sizin de manevra korkunuzu bu açık alanda kimseye tehlike oluşturmadan yenmenize yardımcı olacaktır.

Son bir tüyo

Eğer bir koyda demirleyip geceyi kıçtankara olarak geçirmeyi planladıysanız; tekneniz ile kalmayı planladığınız mevkide şişme botunuza ekipten çevik bir kişiyi ve kıçtankara halatını bırakın. Kürek çekerek veya motor ile o kişi karaya çıksın halatı kayaya bağlasın ve sizin demir atıp geleceğiniz yere gelsin. Şişme botunuzun küçük demirini atsın, elinde teknenize bağlayacağınız halat ile sizi beklesin.

Siz de paşa paşa gidin demir atın ve tornistan ile o şişme bota doğru manevranızı yapın. Özellikle yandan rüzgârın olduğu mevkiler için kayarak yan teknelerin üzerine düşme riskini en aza indirmiş olursunuz. Hatta yalnızsanız, ortada tekneniz ile demir atın, şişme botunuza binin, halatı bağlama işini siz yapın. Halatın açık ucuna bir usturmaça bağlayıp küçük çıpa ile sizi beklemesini sağlayın. Sonra teknenize gidin, yeni mevkinize demir atarak tornistan bıraktığınız usturmaça ve halatın ucuna kadar gelin. Halatı alarak teknenize sabitleyin.

Ne kadar manevra çalışırsanız, o kadar korkunuzu yeneceksiniz demektir. Sağlıkla ve selametle kalın.