Hadi balık, tekneye gelsin


Hadi Balık, tekne mutfağına uygun hazırlanmış ürünlerini soğuk zinciri koruyarak sunuyor sizlere de afiyetle yemesi kalıyor.

COVID-19 dolayısıyla yaşadığımız karantina döneminin sadece olumsuz sonuçları olmadı. İnsanoğluna farklı yaşam biçimlerinin mümkün olduğunu öğreten bu süreçte yeni hizmet fikirleri de kendine yer buldu. Hadi Balık da bunlardan biri. Yedi yıldır üretim yapan firma, karantina döneminde balık isteyenlerin çağrılarına kulak vererek dağıtım ağını genişletti ve denizlere açıldı. Kendisi de bir amatör denizci olan Berke Kardeş’in kaptanlığında tam izlenebilirliğe sahip ve çevre etkisi minimumda, sürdürülebilir bir anlayışta yetiştirilen, özenle paketlenerek tüketicilere ulaştırılan ürünler, tekne mutfaklarına yeni lezzetler katıyor.

Sizin de tekneniz var, denizle ilişkiniz nasıl başladı?

Çocukluğumun yazları deniz kenarında geçti. Bazı şeyler doğuştan olur ya, herhalde ben de deniz tutkusu ile doğmuşum. Kaptan Cousteau belgeselleri ve her Türk amatör denizcisinin idolü Sadun Boro ile bu tutku hep büyümeye devam etti. Tekne sahibi olmak ve dünyayı bir yelkenli ile dolaşmak en büyük hayalimdi. Tekne almaya karar verdikten sonra yine Sadun üstadın yazılarını okuyarak bizim denizlerimiz için doğru modelin motor-yelkenli olduğuna inandım. Ve büyük bir cesaret ile Bruce Roberts’in sac gövdeli, yelkenli trawler modeli PCF 40’ta karar kıldım. Tasarımı satın alarak, İzmir’de bir tersanede 2010 yılında inşa etmeye başladık ve 2012 yılı Haziran ayında bizim 23 tonluk koca kız M/S ATLAS K suya indi.

‘Hadi Balık’ nasıl kuruldu? Teknelere servis yapma fikri nasıl ortaya çıktı?

Aslında biz üreticiyiz ve yedi yıldır sektördeyiz. Doğrudan tüketiciye ulaşmak hep aklımızda vardı. Karantina günlerinde eşin, dostun “Taze balık isteriz” çağrılarını duyduk. Ben de bu sayede İstanbul’da yaşayan çocuklarımı görme fırsatı yakaladım. Ortağımla beraber kapı kapı dostlarımıza balık dağıtmaya başladık. İlgi artınca bunu bir girişime döndürmeye karar verdik ve ‘yeni normal’ bu çocuk, Mayıs 2020’de doğdu. Benim hayatımda tekne önemli bir yer tutuyor. Eşim ve çocuklarla birlikte her fırsatta denize çıkıyoruz. Dolayısı ile teknede yaşamının püf noktalarını biliyoruz. Ürünlerimizin tekne mutfağına çok uygun olduğunu düşündük. Örneğin levrek fileto; hiç kılçığı olmayan bir balık alıp buzdolabında saklamak ve pişirmek tekne için çok pratik. İş ortaklarımızdan Growponics’in ürettiği hazır, yıkanmış, ayıklanmış salata, sanki tekne yaşamı için paketlenmiş. Hiç tatlı su harcamadan, sadece zeytinyağı, limon, tuz ekleyerek salatanız beş dakikada hazır. Özel paketi içinde bir hafta rahatlıkla tekne buzdolabında saklayabilirsiniz. Diğer bir iş ortağımız Foodrum’un cam kavanozdaki Ege mezeleri ve konserve deniz börülcesini aynı şekilde saklamak ve sofraya sunmak çok pratik. Bu kolaylıkları ve sofra keyfini denizci dostlarımız ile paylaşmak istedik.

Teknelere hangi noktalara teslimat yapabiliyorsunuz?

Şu anda Ören’den başlayarak, Bodrum Yarımadası’ndaki tüm marina ve limanlara, Marmaris, Selimiye, Bozburun’a her cuma günü teslimat yapıyoruz. Ama tabii arada dostlarımızın özel siparişleri oluyor. Bu durumda Didim, Marmaris ve Göcek’e de gidiyoruz. Zaten İstanbul ve İzmir’e her hafta servisimiz var.

Çiftlik balığına genelde daha az itibar edilir. Sizce bunun sebebi nedir?

Buna aslında “Türkiye olarak” demek lazım çünkü kültür balıkçılığı ülkemizin gurur kaynaklarından biri. Sektör olarak ürettiğimiz balıkların %80’ini Avrupa, Amerika, Rusya gibi en önemli pazarlarda beğeni ile tüketiliyor, yarışmalarda ödül alıyor. Ürettiğimiz levrek ve çipuranın, Norveç’in aynı şekilde ürettiği somondan altta kalır bir yanı yok. Ancak kendi tüketicimizi bilinçlendirme konusunda eksiklerimiz var; Hadi Balık’ın misyonunun önemli bir parçası da halkımızın balık konusunda bilinç düzeyini artırmak. Pazardan aldığımız domates ve kasaptan aldığımız kırmızı et de çiftlikten. Ama karasal tarımı insanoğlu 12 bin yıldır yapıyor. Balık üretimi ise modern anlamda 50 yıllık bir geçmişe sahip.

Sizin çiftlik balıkları nasıl yetişiyor?

Hadi Balık’ta sunduğumuz balıklar, Milas Avşar Bölgesi’nde, Güllük Dalyanı’na komşu çiftliğimizde yetişiyor. Anaçtan sofraya kadar tüm süreç Uluslararası İyi Tarım (Global GAP) sertifikalı. Üretim kayıtlarımız ve analizlerimiz ‘tam izlenebilirliğe’ sahip ve çevre etkisi minimumda, ‘sürdürülebilir’ bir anlayışta. Karadaki özel deniz havuzlarımızda yeraltından çıkan, el değmemiş, mineral ve vitamince zengin deniz suyu kullanıyoruz. Balıklarımız ana hammaddesi balık unu ve balık yağı olan yemler ile besleniyor. Sağladığımız koşullar sayesinde balıklar kendini evinde hissediyor ve mutlu büyüyorlar. Bir balığın yumurtadan çıktıktan sonra 450 grama ulaşması ortalamada iki yılı buluyor, doğadaki gibi.

Balık çiftliği doğaya zararlı mıdır?

Türkiye’de bulunan hiçbir çiftlik doğaya zararlı değil. Tüm üretim çok boyutlu ve detaylı bir çevre denetimine tabi. Ama denetimi bırakın; zaten kirlenen su ortamında önemli bir maddi ve manevi emek sarf ettiğiniz balıkları yetiştirmeniz mümkün değil, Akdeniz balıklarının doğasına aykırı bu durum. Kirlenmiş, zarar görmüş bir doğada önce balıklar ölüyor. Hiçbir çiftliğin olmadığı Marmara’daki durum bu. Maalesef denizlerdeki kirlenmenin %80 oranında karasal yaşam kökenli olduğu ilgili uluslararası örgüt raporlarında var. Kıyıları yeterli altyapısı olmadan hızlıca yapılaşan ülkemiz için belki bu oran çevre bilincine sahip olmadığında daha yüksek. Bunun yanında maalesef çevre bilincine sahip olmayan bazı kıyı balıkçılarımız ve ‘mavi tur’ turizmi; Gökova, Hisarönü, Göcek körfezlerinde ciddi bir kirlenme etkisi yaratıyor. Cennet koylarda kıyıda yürüyüşe çıktığınızda, şnorkel ile koyu gezdiğinizde bu etkiyi görüyorsunuz. Bu bölgelerin hiçbirinde balık çiftliği yok.

Oldukça geniş bir dağıtım ağınız var, bu organizasyonu nasıl yapıyorsunuz?

Bizim en önem verdiğimiz konu ‘soğuk zincir’. Balıklar sudan çıkıp, mutfağınıza gelene kadar soğuk zinciri korunuyor, tezgaha çıkmıyor ve hiçbir dış ortama maruz kalmıyor. Bu sayede ‘en taze balığı’ ve ‘en hijyenik’ koşullarda sunduğumuzu düşünüyoruz. Bu tazeliği ve hijyeni sağlamanın kuralı ise balıklarımızı kimseye emanet etmeden, kendi araçlarımız ile dağıtmak. ‘Mükemmel servis’ hedefimiz doğrultusunda sınırlı sipariş alıyoruz, kalitemizi bozmadan, hiçbir mutfağa gecikmeden ne kadar adrese uğrayabileceksek o noktalarda duruyoruz.

Ürün çeşitliliğinizi artırmayı düşünüyor musunuz?

Balıksever dostlarımızın istekleri doğrultusunda ürün çeşitliliğimiz artıyor. Bu ay midye dolma ekledik örneğin, üretimini İzmir’den bizim gibi dikkatli, özenli, hijyenik şartlar altında yapan bir işletme olan MidyeLab yapıyor. Av mevsimi başlayınca yasal olarak avlanan balıkları da listemize ekleme planımız var. Balık ve deniz ürünlerinin güzelliği çeşitliliğinde, bunu her zaman sağlamaya çalışacağız.