Gourmet Voyage 5


Yediğin içtiğin senin olsun gördüklerini anlat derler ya; ben size bu kez yediklerimi de anlatacağım.

Yazı: Gani Müjde

Naviga'nın Ekim 2020 sayısında yayınlanmıştır.

Aslında online eğitim nedeni ile çocuklar haklı olarak Bodrum’daki internet hızını (Hız diyerek hız kelimesine haksızlık ediyorum ama) beğenmeyince İstanbul’un yolunu tuttular.

Biz kaldık Bodrum’da bir Köroğlu bir Ayvaz.

Dedik ki atlayalım düldüle Akdeniz kazan, biz kepçe gezelim.

Kepçe lafını çok etmiş olucaz ki ADYK whatsapp gruplarında gezerken Gourmet Voyage 5 diye bir tanıtım gördüm.

Aklımda kaldığı kadarı ile birkaç aşçılığa meraklı denizci zamanında bir araya gelerek başlatmıştı bu etkinliği.

Bir mekanda buluşup deniz mahsulleri ağırlıklı bir menüyü kaptanlar ve mekandaki ekip birlikte hazırlıyor sonra da afiyetle yiyorlardı.

“Geleneksel Gourmet Voyage 1” etkinliği olarak başlattıkları bu etkinliğin ateşleyicileri arasında Meriç Köyatası, Ali Boratav gibi dostlarım da vardı ama o tarihlerde hep çocukların okulları başladığı için denk gelemedik bir türlü.

Bu sene Bozburun ve civarında avare dolaşmaya karar verdiğimde Güneş Karaçetin kaptanın koyduğu bu ilanla bitim kanlandı yine.

Patrona danışıp “Aa ne iyi olur. Ben de yemek yapmaktan kurtulurum o gece” cevabını alınca Söğüt Octopus’ta yapılacak bu yılki etkinliğe katılmaya karar verdik.

Güneş Kaptan'ı arayıp biraz bilgi alayım, menüyü öğreneyim, maliyeti el yakacak gibiyse de bir mazeret bulur tüyerim diye düşünürken Güneş Kaptan usturmaçamdan yakaladı beni.

“Gani Kaptanım katılmak ne demek? Lütfen onur konuğumuz olun” deyince akan sular durdu.

El mahkum “Söğüt’ün dağlarına, gül döktüm yollarına” türküsü eşliğinde 5 Eylül tarihini ajandaya işledik. Etkinliğin en ilginç yanlarından biri de çekilişte bir şey çıkmayanı dövüyorlar olduğu için ben de 5 imzalı kitabımla etkinliği renklendirmeye karar verdim.

Bozburun’un mavisiyle bir hafta haşır neşir olduktan sonra Adaboğazı’ndan koltuk halatlarını çözüp iskelelere pek alışık olmayan Comedy teknesini Octopus’un iskelesine bağladık.

Daha iner inmez “Gani Bey ben bu tekneyi sizin NTV’deki programlarınızı izleyerek aldım” diyen bir yeni dostum oldu. Hemen kahvaltı sofrası hazırlayıp buyur ettiler. Söğüt’ün dünyaca meşhur soluganında sallan yuvarlan kaldıkları motoryat gerçekten pek güzeldi ama yenge sanıyorum aynı fikirde değildi Fahri Sayın kardeşimle.

Deniz tutmuştu ve ayakta zor duruyordu.

Fahri aynı hikayeyi eşine de sık sık anlattıysa “Yerin dibine batsın Gani Müjde deee; denizcilik programı daaa” demiştir bol bol kulaklarım da çınlamıştır.

Octopus’ta aynı gece Rotary Rallysi’nin mensupları da vardı.

Derhal kaynaşıldı…

Gündüz Söğüt’ün Cumhuriyet Mahallesi’ne botla yapmak istediğim çıkarma iri dalgalar ve soluganlar tarafından püskürtülünce tüm gün tekneden denize girip akşamı ettik.

Böylece Ali Koç’a 17 bin lira hesap geldiği ve Ali Bey’in “Böyle hesap mı olur kardeşim? Petrol kuyumuz mu var bizim? Daha da gelmem buralara” diyerek uzaklaştığı Bozburun lokantacı taifesince rivayet olunan Barba Saranda’yı göremedik.

Neyse zengin hesabı, züğürdün klavyesini yormasın biz gelelim mütevazı gurme gecemize.

Yukarıda adını saydığım diğer dostlar “Biz uğraşamayız” deyince Gourmet Voyage artık Güneş Kaptan’ın omuzlarına kalmıştı.

Güneş Kaptan mutfağa girip birbirinden lezzetli gurme denemeleri yaparken çevre koylardaki restoranları da işin içine katmayı başamıştı.

Neighbours, Ella Yacht Club, Sardunya, Kocabahçe Sailors gibi bölgenin lezzeti ile ünlü restoranları mezeleri ve tatlıları ile katkıda bulunacaktı.

Ama yine de lokomotif Restaurant Octopus ve Eray Bey’di.

Öğlen yemeğini bu nedenle es geçmiş hasretle akşamı bekliyorduk.

Bu arada bilgi için söylüyorum 185 TL (içki hariç) bir fiyat belirlenmişti katılım ücreti olarak. (Kişi başına dağıtılan hediye rakamı 500 lira civarındaydı zaten.)

Bizim oturduğumuz masada Karaçetin ailesi ve Turgay Noyan ve değerli eşi Sevgi Ablamız vardı.

Gerçekten çok eğlenceli bir masaydı. Güneş Bey'in eşi Fahriye Hanım kahkahası ile masaya renk katarken, Karaçetin ailesinin pırlanta gibi iki çocuğu babalarına yardım etmek için koşturup durdular bütün gece.

Şarap tadımı ile başladı gece. Daha önce denizciler Hülya Botasun'un sergisini gezdiler. Datça Winery yerel şarapları ile tadım yaptı katılımcılara.

Sonra masalara oturuldu ve mezelerle birlikte gecenin başlama gongu çaldı.

Kalamar salata, deniz börülcesi, beyaz peynir, atom, kavun, barbunya pilaki, zeytinyağlı börülce, midye salatası, peynir salatası, zeytinyağlı araka, patlıcanlı Girit ezme, mücver, güneşte kurutulmuş akya sadece girişte verilen mezelerdi düşünün artık.

Ara sıcaklara gelince: Deniz ürünlü pazı sarması, ahtapot ızgara, kalamar tava ve Güneş Kaptan'In spesyalitesi olan Havai usulü karidesli borales mücveri vardı.

Borales morales demedik parmaklarımızı mücverle beraber yedik.

Salatayı es geçip biraz da geceyi anlatmak istiyorum.

Sadece mideler bayram etmedi. Güneş Kaptan kulaklara da ziyafet çekecek bir formül bulmuştu.

Bodrum’un gece hayatında çok tanınan ve sevilen Bülent Tamer adlı bir dostumuz sahneyi o kadar doldurdu ki anlatamam.

O kadar güzel bir repertuarla gelmişti ki yerimizde duramadık.

Sadece biz değil masalardan birindeki bir İtalyan kaptan pistten inmedi kardeşim.

Piste navtex ilan edesim geldi o derece yani.

Ana yemek Güneş Kaptan usulü fırında ıspanak, gratenli ve kuşkonmazlı karidesli levrek.

Yani Güneş Kaptan bu levrekle Masterchef’e katılmaya kalksa aşçılar kepçelerini bırakıp başka iş ararlar onu söyleyeyim.

Gerçekten çok ama çok lezzetli bir final oldu herkes için.

Ama büyük finale gelmedik henüz.

Datça’dan, Marmaris’ten, Çanakkale’den yurdun dört bir yanından sponsorların getirdiği hediyelerin dağıtımına geldi sıra.

Herkesin bir numarası vardı

Ve kurayla çekilen numara mutlaka bir hediye kazandı gece boyunca.

Bir değil dört-beş hediye alıp giden de oldu.

Çünkü numaralar bitti ama hediyeler bitmedi.

Tekrar numaralar kovaya atılıp çekilişlere devam edildi.

Şentürk Denizcilik, Ultra Marin, Ege Marin, Ella Yacht Club, Datça Kocamaar Çiftliği, Dedeoğlu Peynircilik, Şenpiliç, Naviga Dergisi, Yacht Market, Trend Marin katılanlara hediye yağdırdılar adeta.

Ama esas hediye Posiedon Marin’in 750 euro değerindeki pasarellası oldu.

Pasarella gerçekten ihtiyacı olan birine gidince herkes çok sevindi.

Gecenin sonunda herkes mutlu, Güneş Kaptan çok yorgundu.

Ama tüm bunlara değecek güzel bir gece yaşatmıştı biz denizcilere.

Tepemizde şahane bir dolunay vardı ve ay dede aşağıya bakıp “Keşke ben de orada olsaydım” der gibi hüzünlü hüzünlü bakıyordu.