Dikkat bu yazı yalnız okunmaz!
DenizTemiz Derneği/TURMEPA’nın hazırladığı Denizi Yaşatma Kılavuzu’nu Naviga’ya taşıdık
Dikkat bu yazı yalnız okunmaz!
Yanınızda bir miço bulundurulması şarttır!
Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün dünya çocuklarına armağan ettiği 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı için bu sayfaları miçolara ayırdık. Ve bu nedenle; gelecek nesillere temiz denizler bırakmak için çalışan DenizTemiz Derneği/TURMEPA’nın hazırladığı Denizi Yaşatma Kılavuzu’nu Naviga’ya taşıdık. Çünkü bu gün miçolara denizleri anlatmak, yarının kaptanlarının denizleri korumasının ilk adımı olacaktır.
DenizTemiz Derneği/TURMEPA ülkemiz kıyı ve denizlerinin korunmasını ulusal bir öncelik haline getirmek ve gelecek nesillere temiz denizlerin kucakladığı yaşanabilir bir Türkiye bırakmak amacıyla kurulan bir sivil toplum hareketidir. Derneğin denizi tanıtmak ve korunması gerekenleri öğretmek amacıyla hazırladığı Denizi Yaşatma Kılavuzu her ne kadar çocuklar için yapılmışsa da büyüklerin çıkaracağı dersler de içeriyor.
Deniz nedir?
Yer kabuğunun çukur bölümlerini kaplayan, birbiriyle bağlantılı, tuzlu su kütlesine deniz adı verilir. Denizler dünya yüzeyinin %70’inin kaplamaktadır ve bu nedenle dünyaya mavi gezegen denmektedir.
Deniz bizim için neden önemlidir?
Dünyanın akciğerleri aslında denizlerdir. Pekiyi neden? Yaşam ömrü 1-2 gün olan, okyanus, deniz ve tatlı sularda yaşayan 1 milimetrede binlerce sayıda bulunan PLANKTON (fitoplankton, phytoplankton) adı verilen canlılar, yeryüzündeki oksijenin de yaklaşık %50-70’ini üreten, suda fotosentez yapan ‘dünyanın sessiz kahramanları’dır.
Plankton tam olarak yaşamımızda nasıl rol alıyor biliyor musunuz?
Dünyadaki oksijenin büyük bir kısmı denizlerde yaşayan ve ‘plankton’ adı verilen gözle görülemeyecek kadar küçük olan deniz canlıları, deniz çayırları (Posidonia oceanica) ve deniz bitkileri tarafından karşılanmaktadır. Oksijen ihtiyacımızın yaklaşık %50-70’ini plankton sayesinde denizler sağlamaktadır.
Küresel iklim değişikliği ile mücadele eden denizler
Dünyanın akciğerleri olan denizler, soluduğumuz havayı yani atmosferimizi temizler. Özellikle planktonlar doğal döngünün sürekliliği için çok önemli mikroskobik canlılardır. Önemli hava kirleticileri arasında yer alan karbondioksit, planktonlar tarafından bünyelerine alınarak kendileri için enerji kaynağı olarak kullanılır. Bu esnada açığa çıkan oksijen atmosferimizi temizler. Böylelikle küresel ısınmaya sebep olan karbondioksit, planktonlar sayesinde oksijene dönüştürülür. Artan sanayileşme, fosil yakıtlarının yaygın kullanımı, atmosferdeki karbondioksit miktarını artırmakta ve bu durum küresel ısınmaya neden olmaktadır. Dünyamızın ısınmasıyla denizler de ısınmaktadır. Bu durum denizin besin ağı değişikliklerine, asitlenmesine ve oksijenin azalmasına sebep olmaktadır.
Bu değişim beni ve yaşamımı nasıl etkiler?
Küresel ısınmayla beraber iklim değişikliği gözlenmektedir. Bu durumda bazı bölgeler aşırı yağış alırken bazı bölgelerde kuraklık görülmektedir. Dünyamızın ısınmasıyla denizler de ısınacaktır. Bazı türler de bu ısınmaya uyum sağlamayarak yok olacak ve sucul ekosistem olumsuz etkilenecektir. Bu durum, av-avcı prensibine dayanan besin zincirini etkileyerek, bu zincirin en üstünde bulunan insan yaşamını da tehdit edecektir.
Denizler nasıl kirlenir?
Türkiye’de birçok il ve ilçedeki kanalizasyon şebekeleri yeterli değildir. Arıtılmayan atık sular, akarsu ve nehirlere karışarak denizlere taşınmaktadır. İlave olarak tarımda bilinçsizce kullanılan gübre ve zararlı pestisit kalıntıları da rüzgâr ve yağışların etkisiyle akarsular aracılığıyla denizlere taşınmaktadır. Kıyı bölgelerimizdeki sanayi, liman, santral ve turizm işletmeleri gibi yapılaşmaların denize bıraktıkları sıvı ve katı atıklar denizleri kirleterek, deniz canlılarının yaşamını tehdit etmektedir.
Öğreniyorum
1- Dünyadaki oksijenin yaklaşık %50-70’ini denizler üretmektedir.Sualtı dünyasının sessiz kahramanları ‘plankton’dur.
2- Besin maddelerinin sucul ekosistemlerde aşırı artışıyla sudaki çözünmüş oksijen miktarı azalır. Ötrofikasyon denilen bu olay; sucul ekosistemdeki yaşamı tehlikeye sokar.
3- Balıkların üreme dönemi çoğunlukla yaz aylarıdır. Balıkların üremesine ve büyümesine fırsat vermek için özellikle nisan-eylül ayları arasında avlanma yasaklarına uyalım.
4- Ülkemiz kıyılarında yaşayan yaklaşık 5.000 deniz canlısı türü tespit edilmiştir.
5- 2015 sonu itibariyle Türk Boğazları’ndan geçen gemi sayısı günde ortalama 238’e ulaşmıştır.
6- Balast suyu yük gemilerinde yolculuk sırasında yapısal bütünlüğün ve dengenin sağlanması için denizden alınan sudur. Her gün 7.000-10.000 farklı sucul organizma gemilerin balast suyu ve sedimanları aracılığıyla dünyanın çeşitli limanları ve denizleri arasında taşınmaktadır.
Yapmam gerekenler
1- Tüketim sonucu oluşan atıkları geri dönüşüme veya çöpe atalım.
2- Bitkisel atık yağlarınızı lisanslı kuruluşlara verelim. Unutmayın! 1 litre atık yağ 1 milyon litre temiz suyu kirletebilir.
3- Suda çözünen, doğada kirlilik yaratmayan ve çevre dostu temizlik ürünleri kullanalım.
Türkiye bir deniz ülkesidir. Bize de onu korumak düşer!
Denizleri korumak için neler yapmalıyız?
* Evsel ve endüstriyel atıksular arıtılarak deşarj edilmelidir.
* Denizlerimize ve sahillerimize çöp atılmamalıdır. Deniz çöpleri tüm deniz canlılarının hayatını tehlikeye sokmaktadır.
* Biyolojik çeşitliliğin zengin olduğu bölgelerde deniz koruma alanları ve deniz parkları gibi sadece canlı türlerini değil, yaşam alanlarını da koruma altına alacak bölgeler oluşturulmalıdır.
* Yasadışı ve aşırı avlanma engellenmeli, hukuksal önlemler artırılmalıdır.
* Denizler konusunda çalışmalar yapan sivil toplum kuruluşları desteklenmelidir.
Denizlerimiz
Kıyı uzunluğum nedir?
Karadeniz
Karadeniz’in en geniş yeri doğu-batı doğrultusunda Bulgaristan kıyısındaki Burgaz ile Gürcistan kıyısındaki Batum arasında olup yaklaşık olarak 1.175 kilometre kadardır.
Marmara Denizi
Marmara Denizi’nin kıyı şeridi yaklaşık 930 kilometre uzunluğundadır. (Boğazlarla birlikte 1.200 km’dir.)
Ege Denizi
Türkiye’nin en uzun kıyı şeridi Ege Denizi kıyılarıdır ve yaklaşık 2.805 km’dir. Sadece Muğla’nın kıyı uzunluğu 1.100 km’yi bulmaktadır.
Akdeniz
Derin bir denizdir. Akdeniz’de derinliği 4.000 metreyi geçen pek çok çukur bulunmaktadır.
Ne kadar derinim?
Karadeniz
Yüz ölçümü Azak Denizi ile birlikte 459.064 km2 olan Karadeniz’in ortalama derinliği 1.197 m civarındadır. En derin yeri ise 2.212 m’dir.
Marmara Denizi
En derin yeri yaklaşık 1.270 m’dir.
Ege Denizi
Ege’nin en derin yeri Doğu Girit ile Kerpe (Karpatos) Adası açıklarında bulunur ve 3.543 m derinliğindedir.
Akdeniz
En derin yeri yaklaşık 4.400 m’dir.
Adımı nerden aldım?
Karadeniz
Eski Türklerin kullandıkları tanımlama çerçevesinde kuzey yönü kara (siyah) rengi ile ilişkilendirilmiş ve kuzeyde yer alan deniz anlamına gelen Bahr-i Siyah (Karadeniz) adı kullanılmaktadır.
Marmara Denizi
Adı, güney kıyıları ve adalarda bol miktarda bulunan mermerin Yunanca karşılığı olan Marmaros’tan gelmektedir.
Ege Denizi
Ege Denizi’nin Türkler tarafından kullanılan tarihi adı Adalar Denizi’dir. Bu görüşü destekler mahiyette çok sayıda yazılı tarihi belge bulunmaktadır. Türkler 1081 yılında Ege Denizi ile ilk karşılaştıklarında bu denize ve üzerindeki adaların çokluğundan dolayı ‘Adalar Denizi’ adını vermişlerdir. Bölgede hüküm süren Aydınoğulları Beyliği ve Osmanlı kaynaklarında, hep ‘Adalar Denizi’ olarak geçmektedir.
Akdeniz
Bahr-i Siyah (Karadeniz) ve Bahr-i Sefid (Akdeniz) olarak isimlendirilen denizler, Türklerin coğrafyayı anlamlandırırken renkler ve yönler arasında kurdukları ilişki, yaşadığımız coğrafyanın isimlendirilmesinde önemli etkilere sahiptir.
Akıntı sistemim nedir?
Karadeniz
Çeken akıntılar tüm Karadeniz sahillerinde görülebilen kuvvetli akıntılardır. Rüzgârlı, fırtınalı ve dalgalı havalarda görülür. Dalga yüksekliği arttıkça çeken akıntının gücü de artmaktadır.
Önemli: Çeken akıntılar, deniz dip yapısının topuk-dalyan-topuk (kum tepeciği-yarık-kum tepeciği) şeklinde olduğu bölgelerde görülen ve sığ sudan derin suya hareket eden oldukça kuvvetli akıntılardır.
Marmara Denizi
Boğazlar ve Marmara Denizi’nin birlikte oluşturduğu Türk Boğazlar Sistemi’nde altta Akdeniz, üstte Karadeniz sularının olduğu çift tabakalı akıntı sistemi mevcuttur.
Ege Denizi
Ege Denizi’nin üst sularında genel akıntı yönü kuzeyden güneye doğrudur.
Akdeniz
Doğu Akdeniz’de saat yelkovanının aksi yönünde dönen bir iç akıntı oluşur. Akdeniz suları alt akıntılarla Marmara’ya ulaşmaktadır.
Karakterim nedir? Tuzlu muyum? Tatlı mıyım?
Karadeniz
Tuzluluk oranı (binde) %16-22 arasında değişir. Yaz aylarında yüzey suyu sıcaklığı 13-26°C arasında değişmekte.
Marmara Denizi
Seviye ve yoğunluk farkı nedeniyle oluşan tabakalaşma da üst tabakadaki suyun tuzluluğu %20-24, alt tabakadaki suyun tuzluluğu ise %30-36’dır.
Sudaki oksijen değerleri gitgide düşmekte ve bazı yerlerde sıfıra yakın değerler göstermekte. Yüzey suyu sıcaklığı 6-26°C arasında değişmekte.
Ege Denizi
Tuzluluk oranı %32-38 arasında değişir. Ege’nin kuzeyinde tuzluluk oranı güneyine göre daha düşüktür.
İzmir’de yer alan Çamaltı Tuzlası, deniz tuzu elde edilen önemli yerlerden biridir. Yüzey suyu sıcaklığı kış ve yaz aylarında 7-26°C arasında değişmekte.
Akdeniz
Tuzluluk oranı (binde) %36-40 arasında değişmekte. Türkiye ile birlikte 22 ülkenin Akdeniz’e kıyı vardır. Sıcaklığı 13-28°C arasında değişmektedir.
Tehdit eden faktörler ve kirlilik düzeyim
Karadeniz
200 metreden sonra oksijen bulunmaz. Bu derinliğin altında bulunan H2S (zehirli gaz olan hidrojensülfür) tabakası yaşamı engellemektedir. Nehirler Karadeniz’den 5 kat büyük olan 2,2 milyon km2 Avrupa ve Asya havzasının organik ve inorganik yükünü Karadeniz’e taşımaktadır. Her yıl 10 milyon ton inorganik madde, 400 bin tonun üzerinde petrol, 500 milyon metreküp evsel atık Karadeniz’e dökülmektedir. Karadeniz ekosistemini tehdit eden faktörler; aşırı avcılık, kirlilik, istilacı tür baskısı ve küresel ısınmadır.
Marmara Denizi
Marmara Denizi özellikle Haliç ve İzmit Körfezi başta olmak üzere, fiziksel ve kimyasal kirleticilerin etkisinde kalmaktadır. Giderek artan kentsel ve endüstriyel faaliyetler sonucu bazı kirleticiler sınır değerlerinin üzerine çıkmıştır.
Ege Denizi
Ege Denizi’nde ortaya çıkan en önemli kirletici kaynaklar; Büyük Menderes, Meriç ve Gediz nehirleri ile Çanakkale Boğazı ve İzmir şehrinden ileri gelen kentsel ve endüstriyel atıklardır. İzmir Körfezi’nde petrol rafinerilerinden birisinin bulunması ve yoğun deniz trafiği de petrol ve diğer petrol ürünleriyle körfezin kirlenmesine yol açmaktadır. Türkiye sahillerinden 10 milyon, Yunanistan’dan 7,5 milyon nüfusa eşdeğer kirlilik Ege Denizi’ne akmaktadır.
Akdeniz
Akdeniz’de kirlilik oranı Marmara ve Ege Denizi’ne göre daha düşüktür. Her yıl Akdeniz’i ziyaret eden yaklaşık 240 milyon turistin ürettiği çöp ve atıksu Akdeniz’i olumsuz etkilemektedir.
Kimlerin eviyim?
Biyoçeşitlilik
Karadeniz
Türkiye deniz ürünleri üretiminin yaklaşık %70’i Karadeniz’den sağlanmaktadır. Hamsi, çaça, palamut, lüfer, barbun, kalkan, levrek, istavrit, mezgit, kaya levreği, iskorpit, Karadeniz’de yaşamaktadır.
Marmara Denizi
Türkiye deniz ürünleri üretiminin yaklaşık %12’si Marmara Denizi’nden sağlanmaktadır. Kefal, tekir, istavrit, kırlangıç, gümüş, mezgit, izmarit, palamut, lüfer, hamsi, uskumru Marmara’da yaşamaktadır.
Ege Denizi
Türkiye deniz ürünleri üretiminin yaklaşık %10’u Ege Denizi’nden sağlanmaktadır. Kefal, çipura, levrek, hani, karagöz, mercan, orkinos, tekir, sardalya, sinarit Ege’de yaşamaktadır.
Akdeniz
Türkiye deniz üretiminin yaklaşık %8’i Akdeniz’den sağlanmakta. Fangri, hani, lahoz, melanur, orfoz, ahtapot, trança, orkinos, barbun, lokum balığı, yazılı orkinos Akdeniz’de yaşamakta.
TURMEPA Acil Mavi Hattı:
444 67 67
Sahil Güvenlik: 158
www.turmepa.org.tr