Cupra ile sınırlar kayboluyor
Barselona’da düzenlenen 37. America’s Cup, denizdeki büyülü yelken yarışlarının yanı sıra teknoloji ve mühendislik harikası projelere de ev sahipliği yaptı.
Cupra’nın yeni SUV modeli Terramar’ı karada test ederken, aynı zamanda markanın gösteri amaçlı yüzen modeliyle hayal gücü sınırlarını nasıl zorladığını görme şansım oldu. İki farklı dünyada, iki farklı versiyonuyla Cupra Terramar, arka plana da America’s Cup’ı alınca bana denizde ve karada unutulmaz iki gün yaşattı.
YAZI: TUBA NOYAN
İstanbul’da otomobilden indim, uçağa bindim, Barselona’da kendimi yine bir Cupra’nın içinde buldum. Yüzümde tatlı bir gülümseme ile önce adıyla, sonra teknik özellikleriyle kalbimi çelip almamıza sebep olan Cupra’nın yeni modeli Terramar tanıtımında Barselona’da kontapa bastım. Terramar’ın lansmanı için bir araya geldiğimiz bu büyük basın buluşmasında benden başka kaç Cupra sahibi var diye merak etmeden de duramadım...
Barselona’da tasarlanan ve geliştirilen Cupra Terramar,
Audi’nin Macaristan’daki Györ fabrikasında üretiliyor
Marka ismini Cup Racing’den (kupa yarışı) alan Cupra’nın bu yeni modelinin ismi 2018 yılında doğduğu tarihi yarış pisti Autodrom de Sitges-Terramar’dan geliyor. Benim için kelime oyunları burada da bitmiyor. Terramar aynı zamanda İspanyolca deniz ile karanın öpüştüğü yer demek; yani kısaca ben ‘deniz kıyısında bir kupa avcısının’ America’s Cup için sayılı üretilen özel versiyonunun direksiyonundaydım. Navigasyonun talimatlarını, ‘sahilden Bostancı’ edasıyla bir bir yerine getirmeye başladım. Cupra Terramar, markanın sportif ruhunu tanımlayan bir SUV. Bu araç, 100 kilometreden fazla tamamen elektrikli menzil sunan yeni nesil plug-in hibrit (eHybrid) teknolojisi ve 272 PS güç aktarım seçenekleriyle tam anlamıyla bir performans harikası.
Standart spor süspansiyonu, progresif direksiyonu, adaptif şasi kontrolü ve Akebono frenleri sayesinde sürüş dinamikleri etkileyici bir seviyeye çıkarılmış. Sürücü odaklı kokpiti ve cesur tasarımıyla Cupra Terramar yalnızca hız ve güç değil, aynı zamanda estetik ve duygu da sunuyor. Orta konsol tasarımı, her detayıyla sürücünün deneyimini mükemmel hale getirmek için düşünülmüş. Terramar’ın iç mekanındaki sportif dokunuşlar, dijital kokpit ve 12,9 inçlik bilgi-eğlence sistemi gibi yeniliklerle sürüş keyfi üst seviyeye taşınıyor.
Yüzen Cupra’nın Vetus ile yaptığı iş birliği sonucu ‘direksiyon’ mahalli
Cupra Terramar’ı özel kılan sadece teknolojisi değil, aynı zamanda markanın sürdürülebilirliğe verdiği önem. İç mekandaki malzemeler, yüzde 100 geri dönüştürülmüş deniz plastiği ve sürdürülebilir üretim süreçleri ile oluşturulmuş. Bu da sadece estetik bir araç değil, çevre dostu bir yaklaşım da sunuyor.
Yüzen Cupra
Nisan ayında Barselona’dayken, America’s Cup’a Cupra’nın sponsor olduğunu ve farklı bir proje için Vetus ile el sıkıştığını duymuştum. Hatta AC için takip ve VIP tekneleri üreten Barselonalı De Antonio Yachts ile iş birliği mi yapacaklar diye düşünmedim değil... Ancak hiç de aklıma geldiği gibi olmadı. Evet, yarış günleri en hızlı teknenin açıklanması, yarış ekranlarında deniz üzerinde yarış sınırlarını belirleyen ‘lane line’lar, Cupra logolarıyla yerini aldı ama marka asıl farkını yüzen otomobil üreterek ortaya koydu. Cupra Türkiye Pazarlama Direktörü Gökçe Bicioğlu sayesinde de Port Vell’de bu yüzen otomobili test etmek bana kısmet oldu.
Yacht Türkiye Genel Yayın Yönetmeni Eyüp Özel ile denizde Cupra keyfi
Terramar’ın denizdeki hali ise bambas¸ka bir deneyim. Cupra, Vetus ve BravaBoats ile iş birliği yaparak America’s Cup için özel olarak tasarlanmış bir yüzen Terramar yaratmış. Trimaran tarzı platforma yerleştirilen tekne-mobil, Vetus M3.29 dizel makine, saildrive yani kuyruklu tahrik sistemiyle hareket ediyor. Pruvada ve kıçta yer alan güç iticileri, hidrolik dümen sistemi ve joystick ile kontrol edilebilen manevra sistemi sayesinde marinanın içinde oradan oraya gezme şansı yakaladım. Ben kullanırken, altından geçtiğim köprülerde bizi izleyenlere el sallayıp bol bol korna çaldığımı da itiraf etmek istiyorum. 5 knot’a kadar sürat yapabilen bu araç, elbette gçösteri amaçlıydı ama insan denizcilik ve otomotiv teknolojisinin daha nelere kadir olabileceğini ve ses getirecek ne gibi şekillerde birleşebileceklerini düşünmeden edemiyor.
Bir Cupra Formentor sahibi olarak bu etkinlik, benim için çok özel bir anlam taşıyordu. Cupra’nın ruhunu tam anlamıyla yaşamak, bir yandan karada hızla yol alırken bir yandan da suyun üzerinde özgurce süzülmek gerçekten büyüleyiciydi. Markanın tasarım ve performans anlayışının bu iki farklı ortamda da nasıl mükemmel bir şekilde işlediğini görmek uzun süre unutmayacağım bir deneyim yaşamamı sağladı. Cupra CEO’su Wayne Griffiths’in şu sözleri aslında tam da hislerime tercüman oluyor: “Bazı insanlar için tasarım, işlevi takip eder. Cupra’da ise tasarım, duyguları takip eder.” Hislerinizin peşinden gitmek ister misiniz?
Cupra Terramar’ın yıl sonu itibariyle Türkiye’de de satışa sunulması planlanıyor.
(Bu yazı, Naviga'nın Kasım 2024 sayısında yer almaktadır)