Beneteau Swift Trawler 44


Beneteau Swift Trawler 44, iyi bir Trawler’ın taşıması gereken tüm özelliklere sahip olmasının yanı sıra sınfındaki en hafif modellerden biri.

Yine bir taşla iki kuş birden vurduğumuz günlerden biri. Rüzgârı, dalgası bereketli Turgutreis’te Beneteau’nun önce bir yelkenlisini sonra da Swift Trawler filosunun yeni kızını test ediyoruz…

Swift Trawler 44’ü inceledikten sonra ilk kanaatım şu; karşımızda taşıdığı özelliklerle uzun seyirlere uygun ayrıca süratiyle de hafta sonu kaçamaklarına imkan sağlayabilecek şekilde üretilmiş bir tekne var. Üstelik tek başına (eşlerimizi yok saymayalım ama) kullanıma da çok uygun…

Doğal olarak insanın aklına ‘daha önce üretilen Swift Trawler 42 ile bunun ne farkı var acaba?’ sorusu geliyor. Elbette bir öncekinde beliren ihtiyaçlar, bu modelde giderilmiştir ama bu farkları ben de gözüme çarptığında vurgulamaya çalışacağım.

Örneğin; teknenin sancak ve iskeleden baktığında görüntüleri simetrik olmaması ya da salonun tek tarafında kapı olması… Kıç havuzluk 42’ye göre belirgin genişliğe sahip. Bu özellik sayesinde de daha fazla kişinin ağırlanmasına imkan sağlayacağı hemen dikkat çekiyor…

Ferah alanlar

Trawler tipi tekneler moda olmaya başladığında üst yapı yükseklikleri biraz göze batıyordu. Gözümüz artık buna alıştı. İçerde daha geniş mekan yaratma arzusu ile daha yüksek, başa kıça doğru üst yapının daha fazla yayıldığı tekneleri kanıksadık. Swift Trawler 44’e dışarıdan bakıldığında da bu farkı sarih bir şekilde görüyorsunuz. 44’e kıçtaki dinlenceden adımınızı havuzlukla karşılaşılıyor… Platformdan havuzluğa ortadaki kapıdan giriliyor. Havuzluğun iskele tarafında L şeklinde bir oturma grubu yer alıyor.

Havuzluğun altındaki çok geniş depo alanını vurgulamayı da unutmayayım. İki motorun egzoz çıkışları sancak ve iskeleye alabanda dayanarak ortada rahat kullanılacak bir alan bırakılmış.

Flybridge’e çıkan merdiven havuzluğun sancak tarafında. Havuzluğa açılan cam bölme havuzluk ve salonun arasında bütünlük sağlıyor. Ancak salonun gerçekten oldukça geniş ve ferah tutulduğunu vurgulamamız gerek.

Biz test seyri sırasında tekneyi flybridge’ten kullandık. Eh hava sıcaklığı da böyle bir kullanım için çok uygundu doğrusu. Bir ara aşağıya inip, hem aşağıdaki titreşim ve ses yalıtımını kontrol ettim hem de seyir sırasında içerde bir yolcunun neler yaşayabileceğine baktım.

Sonucun olumlu olduğunu söyleyebilirim. Elbette süratli bir tekneyle seyrediyorsunuz ve o hızla da dalgalara vuruyorsunuz. Önemli olan bu darbelerin tekne tarafından nasıl karşılandığı. Gövdenin derin V yapısı teknenin kaymasını kolaylaştırıyor ve vuruntular içerde dayanılmaz darbe ve gürültüye neden olmuyor…

Bu arada biraz bilgi tazelemesi de yapalım. Yukarıdaki saptamalarımızın bu bilgilerin ışığında okunmasını dilerim. Yat sanayii yeni modellerinde teknelerin ağırlıklarını elden geldiğince hafifletmeye çalışıyor. Çünkü tekne ne kadar hafif olursa, karşınıza o kadar hesaplı maliyetler çıkıyor, üstelik bu sayede daha küçük motorlarla daha büyük hızlara erişebiliyorsunuz…

Tabii sürtünmeyi de olabildiğince az seviyeye indirmek, bu çabaların arasında. Ancak söz konusu bir trawler olunca denizci vasfını kaybetmemesi için bu yenilikler çok hassas dengelerle uygulanabiliyor. Çoğu zaman da bazı teknelerde bu bıçak sırtı denge istenildiği kadar göz önünde tutulamıyor. Swift Trawler 44, trawler’ın ana özelliklerini taşıyan iyi bir tekne olmuş…

Yine salona dönelim

Salonun en büyük özelliklerinden biri son derece aydınlık olması. Bunu da etrafını tamamen çevreleyen panoramik camlar sağlıyor. Yan camların açılabilmesini de bir artı olarak vurgulamalıyım.

Kıçtan salona girildiğinde önünde masası ile sancak tarafına yaslanmış bir oturma grubu ile karşılaşıyorsunuz. Masanın iskele tarafında kalan boş bölümü ise yemek düzeni haricinde geçiş için geniş bir alan bırakıyor. Bu bölümün iskele ön tarafında mutfak, onun tam karşısında yani sancakta ise kokpit var. Uzun U şeklindeki mutfağın hemen önündeki cam, doğal havalandırma için de iyi bir seçim olarak görünüyor… Mutfaktaki fırınla ocak alışılmışın tersine üst üste değil. Ortadaki tezgahın altında fırın yer alırken elektrikli ocak U’nun uzun tarafına oturtulmuş. Sancak tarafındaki kokpitin görüş açısı mükemmel. Tüm aletler el altında… Bu arada sırası gelmişken söyleyeyim. Salonun iskele tarafından yan güverteye çıkış yok. Tek kapı sancak tarafından… Kokpitle mutfak arasından inerek kamara ve tuvaletlerin bulunduğu tarafa geçiyorsunuz. Kokpitin önünde (yani sancak tarafında) birbiriyle sırt sırta iki duş-tuvalet yer alıyor. İskeledeyse iki kişilik misafir kamarası var. Ön tarafta ise ortadaki geniş yatağı ile aydınlık bir ana kamara konuşlandırılmış.

Flybridge’e gelince; seyir esnasında bu bölümün keyfini çıkartmak için hemen her şey düşünülmüş.

Flybridge sanki iki bölüme ayrılmış. Bu bölümlerden kıç tarafta olanının sancaktaki çıkış merdiveninin yanında kalan yer servis botuna ayrılmış… Önünde ise hem oturma grubu, hem güneşlenme için oldukça geniş alan bırakılmış. Bu bölümün sancak tarafında L şeklinde bir oturma grubu var. Bunun önünde bir masa, diğer tarafında ise başa doğru dayanan bir başka oturma alanı yer alıyor. Bütün bu minderler güneşlenmek için de kullanılabilir. Kaptan koltuğu ise tam vasatta konumlandırılmış. Onun iskele tarafında da tek kişilik bir koltuk daha var. Teknenin başüstü de güneşlenmek için kullanılabilecek şekilde tasarlanmış… Ana kamaranın üzerindeki bölümde çok geniş minderler yer alıyor. Teknenin baş tarafındaki kısa baston ise demirin bordaya çarpmadan kolayca atılıp toplanmasına imkan vermesi açısından çok faydalı…

Swift Trawler 44’ü, yaklaşık 14 metre boyu ve 11 tonluk ağırlığı ile denizlerimizde rahat seyirler yapabilecek bir yat olarak değerlendiriyorum. (Sınıfındaki en hafif teknelerden biri olmasına rağmen denizcilik vasfı kaybolmamış.) İki çift ya da dört-altı kişilik bir aile bu tekneyle Türk denizlerinde rahatlıkla gezer. Deneme seyrimiz sırasında Turgutreis’in topuk denizlerinde zaman zaman kaba dalgalarla da karşılaştık. Bu anlarda bile teknenin performansı gayet iyiydi…