55 metrelik Al Waab ile yeni endüstri standartları
Alia Yachts’ın Antalya’da suya indirdiği Vripack tasarımı Al Waab, 500 GT altı 55 metrelik ilk çelik alüminyum yat olarak dünyaya tanıtılıyor.
Bu yaz Naviga'nın Ocak 2022 sayısında yayınlanmıştır.
Yazı: Ayşegül Bakış Fotoğraflar: ALIA YACHTS-POZITIF STUDIO
Al Waab’ın peşinden az koşmadık. Bazı yatların özellikle de süper ve mega boylarda olanların haberini yapmak, öyle kolay ve hızlı olmuyor bazen. Al Waab’ı da Alia Yachts’ın denize indirdiği haberini aldığımız ağustos ayından beri kovalıyoruz. Kendi kategorisinde ilklere imza atan bu etkileyici süperyatın fotoğraf çekiminin tamamlanarak dergimizi şereflendirmesi de yeni yılın ilk sayısına kısmetmiş, mutluyuz...
55 metrelik yüzen ev
Bütüncül bir yaklaşımın ürünü olan Al Waab’ın iç, dış tasarım, gemi mimarisi ve mühendisliğinde Vripack’in imzası var. Yat sahibinin temsilcisi de SF Yachts. Ortadoğulu yat sahibinin isteği üzerine dış mekanların ve yapısal elemanların deniz manzarasını engellemeyeceği bir proje ortaya çıkarılmış. Boyutlarına göre değerlendirildiğinde benzer 500 GT teknelere nazaran rahatlığın %40 oranında artırıldığı belirtiliyor. Gövde tasarımının ‘Bahama’ tipi su kesimi ile tasarlanması sayesinde, sığ sularda rahatça gezebiliyor. Verimliliğe odaklanan planı da %35 oranında yakıt tasarrufu sağlıyor.
Geometrik şekillerin hakim olduğu açık planlı iç mekan ‘ev’ hissine vurgu yapıyor. Yarı transparan merdivenler güneşlenme güvertesine kadar uzanıyor. Yat sahibine ayrılan bölüm, seviye farkı ile konumlandırılmış banyosu, baştaki özel
4 metrelik yüzme havuzuyla özelleşiyor. Tüm tasarım elemanları kıçtaki 'beach club’ta bir araya gelerek, suyla bağlantı kuruyor.
Çizim masasından denize
1961 yılından bu yana 7.000’den fazla tasarımın yer aldığı bir portfolyo ortaya çıkaran Vripack (Bknz. Naviga, Mayıs 2018, syf. 30), aynı zamanda gemi mimarlığı ve mühendisliği de yapıyor. Türkiye’de de birçok projede yer alan firmanın kreatif direktörlerinden Bart Bouwhuis, ilk yeni inşasını yaptıran yat sahibi için Al Waab’ın üretiminin çok heyecan verici bir süreç olduğunu anlatarak sözlerine başlıyor...
Al Waab’ın sahibi nasıl bir yat talebiyle geldi?
Daha önce müşteriye yarı özel seri üretim teknesi vardı. Bu ilk yeni inşa teknesi ve de onun için önemli bir adım anlamına geliyor. İlk konuşmamızda “Biz büyük bir aileyiz, denizde zaman geçirmeyi çok seviyoruz. Teknemizi adeta evimiz gibi kullanıyoruz. Yani bizim için tekne büyük mesafeler kat ettiğimiz bir araç değil. Okyanus geçişleri ya da keşif gezileri yapmak gibi bir niyetimiz yok. Bu bizim denizdeki evimiz olacak ve o nedenle de geniş alanlar istiyoruz. Ayrıca tüm güvertelerde aynı tip mobilya kullanmayı tercih etmiyoruz, çeşitlilik olsun” dedi. Tüm geliştirme aşamasında mekanları genişletmek ve denizde bir ev yaratmak amacıyla hareket ettik. Bu aynı zamanda neden 55 metreyi 500 GT’nin altında tasarladığımız sorusunun da cevabı. Al Waab şimdiye kadar 500 GT altı inşa edilmiş dünyanın en büyük çelik-alüminyum yatı oldu. Alt güvertede misafirler için altı kamara bulunuyor ki bu da pek rastlanılır değil. Tüm özellikler yat sahibinin talepleriyle ortaya çıktı. Örneğin kendisi “Biz resmî insanlar değiliz o yüzden içerde yemek alanına gerek yok, bunu kaldıralım” dedi. Biz de tamamen kaldırmayıp onu küçük bir kahvaltı köşesine dönüştürdük. Çocukların kahvaltı edeceği ya da hamburger yenebilecek alan oldu. Nerdeyse Amerikan lokantalarındaki gibi işlevsel ama dışarı açılan kapılarıyla da manzarası harika. Sonuçta bu gibi düzenlemelerle yat sahibinin isteği olan denizdeki evi inşa ettik.
Tam pandemi öncesine denk gelen projede sonradan değişiklik istedi mi?
Hayır, pandemi sonrası sahibinin tek istediği yatına daha çabuk kavuşmaktı. Başından itibaren çok agresif bir zaman planlaması yapılmıştı. 55 metreyi 24-25 ayda teslim etmek çoğu tersanenin “İmkansız” diyeceği bir şeydir. Sonuçta zamanında tamamlanması elbette sahibini çok memnun etti. Kısıtlı zaman olduğu için her şeyi tek seferde ve doğru şekilde yapmak önemliydi; biz de buna odaklandık. Değişiklik ya da modifikasyonlar için fazla zamanımız yoktu. Daha önce kendi teknesini inşa ettirme deneyimi olmadığı için yat sahibine ortaya çıkacak sonucu doğru aktarabilmek de önemliydi. Yerleşim planı sizin de gördüğünüz gibi sektördeki standartların dışında. İç-dış bağlantısının, yatın içinde dolaşmanın, alanların genişliğinin nasıl hissettireceğini ona anlatabilmek için sanal gerçeklikten faydalandık. Tasarımın en başından sonuna, iç mekanlardaki detaylara kadar sanal gerçeklikle ilerledik.
Yatın tasarım aşamasında sanal gerçeklik kullanılmasının yanında öne çıkan başka özelliği var mı?
Tasarımın temel odak noktası hafiflikti. Al Waab ‘denizdeki aile evi’ olacaksa günün çoğu dışarıda geçecektir diye düşündük. Yüzmek, su sporları ve güvertede keyif... Akşama doğru konuklar iç mekanlara geçecektir. Havanın kararacağı bu saatlerde konukların modunu belirleyenlerden biri de aydınlatma olacaktır. Aslına bakarsanız iç mekanlar teknelerde gece kullanılır ama nedense fotoğraflarda hep gündüz halleri gösterilir. İç mekanı ev sıcaklığına kavuşturacak aydınlatma tasarımı için çok zaman ayırdık. Çünkü aydınlatma modu etkilemede çok çok büyük önem taşır. Işık kombinasyonlarını materyallerle birleştirdiğinizde kimi ışığı yansıtır kimi emer. Bunu da hesaba katmalısınız.
Yat sahibi içerde “Spot ışık istemiyorum” dediği için doğrudan olmayan aydınlatmalar kullandık. Sadece belli tasarım detaylarına dikkat çekmek için spot ışık koyduk. Sonuçta rahat, arkadaş canlısı bir ortam ve çok başarılı bir etki yarattık. İç mekan fotoğraflarında bu ışık etkisi çok rahatlıkla görülebiliyor. Tüm aydınlatma noktaları dikkatle seçildi. Örneğin merdivenlerin en çarpıcı özelliği bu. Ya da salon ile merdiven arasındaki ayırıcı duvarda kristallerin yaratığı ışık oyunları... Tavandaki direkt olmayan aydınlatmalar, buradaki ahşap ile birleştiğinde çok sıcak bir ortam oluşturuyor. Al Waab’ın sahibi “Krem, açık renkler, biraz kahverengi ile gri ama en çok ılık renkler istiyorum” dedi. Bu ılık renkler ve materyallerle ışık tasarımı çok iyi uyum sağladı.
İç mekanları nasıl şekillendirdiniz?
Öncelikle iç-dış mekan bağlantısının güçlü olmasını istedi. Birileri içerde birileri dışarıda da olsa ilişkinin kopmamasını tercih ediyordu. Büyük camların önünde duran sabit mobilyalar istenmedi. Ana salonun fotoğraflarında tavandan yere uzanan camları görebilirsiniz ve gerçekten az mobilya var. Özellikle camların önünde. Bu da manzaranın ve iç-dış iletişimin kesintisiz olmasını sağladı.
Alia Yachts, SF Yachts ve Vripack Yachts iş birliği hakkındaki yorumunuz nedir?
En büyük mücadele doğru modeli doğru zamanda sahibine teslim etmekti. Bunu ancak ekip olarak iş birliği yaptığınızda başarabilirsiniz. Yoksa tartışmalarla boşa zaman kaybedersiniz. Yat sahibinin takımından olmalısınız. Bu üçlü iş birliğinin başarısını gösteren de şu an yeni bir proje için çalışıyor olması bence.
Ama Al Waab projesinin temel yapıtaşı tersanenin becerisiydi. Hiçbir şeyi reddetmeden nasıl yapabileceklerine odaklandılar. Bu çok olumlu ve motive edici bir yaklaşım. Birkaç hafta önce yatın sahibi şunu söyledi “Benim için yeni bir yat inşa ettirmek ve tüm paydaşlara güvenmek bir mücadeleydi. Ama süreç her açıdan çok başarılı oldu.”
Yat sahibinin vizyonunu nasıl destekleyeceğimize dair güzel bir örnek verdik.
Türkiye’de inşa edilecek yeni bir projeniz var mı?
25 yıl önce Vripack’e katıldığımda kurucumuz Türk tersaneleriyle sık sık çalışıyordu. Bu zaman zarfında Türk tersaneleriyle birçok güzel işler yaptık. Türkiye ile çalışmanın en önemli artısı paranızın karşılığını fazlasıyla almaktır. Eğer iyi bir proje götürürseniz, harika bir yat çıkacağından emin olursunuz. Daha önce yaptığımız Jasmin, Private Lives ve E&E, şu anda devam eden explorer ya da 60 metrelik Alia Yacht projesi gibi...
Made in Turkey
2008’de Gökhan Çelik ve Ömer Koray tarafından Antalya Serbest Bölge’de kurulan Alia Yachts’ın tam bir pandemi projesi olarak hayata geçirdiği Al Waab’ın inşasında deyim yerindeyse ‘Amerika baştan keşfedilmiş’. Teslimat süresine uymak için verdikleri mücadeleden alınlarının akıyla çıkan firmanın CEO’su Gökhan Çelik’in de belirttiği gibi iki yılda bu süperyatı tamamlamakta tersanede çalışanların kararlılığının etkisi çok büyük.
Al Waab projesi nasıl Alia Yachts’a geldi?
Yat sahibi, merkezi Körfez Arap Ülkeleri olan temsilcisi SF Yachts’la beraber bu projeyi geliştirmiş. Daha sonra Vripack, ardından da biz dahil olduk. Kademe kademe büyüyen bir ekiple beraber gelişti. Müşterinin beklentileri, talepleri doğrultusunda da hayat buldu. ‘Denizde bir ev’ rahatlığında, dış mekanları geniş ve daha rahat kullanımı olan bir süperyat istiyordu kendisi. Ve de bu şekilde tasarlandı.
Proje boyunca Alia Yachts, SF Yachts ve Vripack Yachts iş birliği nasıl devam etti?
Çok verimliydi açıkçası, yat üretiminde olması gereken bir iş birliğiydi. Bir tarafta Vripack’in tasarım ekibi ve mühendisleri, bir tarafta müşteriyi temsil eden; müşterinin beklentilerini, isteklerini bize aktaran, inşanın gidişatını da müşteriye aktaran köprü görevini gören SF Yachts, bir tarafta da üretici olarak projeyi hayata geçiren, gerçekleştiren biz. Üçümüzün iş birliği hem çok verimliydi hem de çok iyi çalıştık beraber. İleride başka projelere de imza atacağız.
Al Waab’da farklı, şaşırtıcı, ne tip özellikler ve çözümler vardı?
Bizim açımızdan en önemlisi çelik olarak dünyanın en uzun 500 GT altı süperyatı olması. Bu kendi içinde çok önemli bir pozisyon, tekne endüstrisi için. Çelik bir teknede, bu büyüklüğü, 500 GT’nin içine sığdırmış olmak çok önemliydi. Bu yaparken, Al Waab’ın ihtiyacı olan mekanik, elektrik ve diğer sistemlerin de eksiksiz bir şekilde çalışmasını sağlamalıydık. Önce tasarım aşamasında, daha sonra da üretici olarak bunun gerçekleşmesini sağlamak, ortak iş birliğinin başarısıydı. Bence teknenin ana özelliği de budur.
Bir süperyatın tasarım ve inşası orkestra yönetimi gibi farklı birimlerin aynı anda ve birbiriyle uyumlu bir şekilde çalışmasını gerektiren bir süreç. Alia Yachts’ta bu süreç nasıl işliyor?
Dediğiniz gibi hem birçok malzemenin dahil olduğu hem de birçok ekibin, mühendisin, taşeronun aynı anda ahenkli şekilde çalışmasını gerektiren bir süreç gerçekten. Bizim çalışmamızda teknenin tasarımı ortaya çıktıktan sonra, mühendislik aşaması, üretim mühendisliği ondan sonra da iş akışının programlanması aşamaları geliyor. Proje ekiplerimiz iş akışını, proje müdürü de süreci yönetiyor.
Al Waab’ın Alia Yachts’ın filosu içerisinde nasıl bir yeri var?
55 metre 500 GT altı süperyat olması, bunu ilk ve en iyi şekilde yapan firma olmak çok önemli. 500 GT altı üretim şu anda piyasada çok yapılmaya çalışılıyor ve gittikçe de daha çok görüyoruz.
Al Waab’ın inşası sırasında üretim yerinde herhangi bir revizyon yapıldı mı?
Hayır, biz zaten bu yat tam hizalandığı sıralarda, üretim alanımıza 16.000 metrekarelik kapalı alan ekliyorduk. O yüzden revizyon yapmak zorunda kalmadık. Yatın üretiminin büyük bir kısmı pandemi sürecinde gerçekleşti. Bayağı bir zorlayıcı oldu bizim için. Ona rağmen çok kısa diyebileceğimiz 24-25 aylık üretim sürecinde tamamlandı. Al Waab gibi bir yatın böyle bir sürede tamamlanması da gerçekten zor bir durumdu. Tabii pandemi bunun üzerine tuz biber ekti.
Şu anda halen tedarikte yaşadığımız gecikmeler ayrı, bir de pandemi sürecinde normal çalışma şartlarımızı sağlayamadığımız için çok daha değişik yöntemlere başvurmak zorunda kaldık. Yatın kablolamasını tamamen dışarıda hazırlayıp, dizip ondan sonra çok kısa bir dönemde içine yerleştirdik. Farklı çözümler bulduk ki zamanlamamız şaşmasın. Tabii büyük alanın bize çok faydası oldu bu uygulamalar için.
Süperyat üretiminde çevreci çözümler geliştirmek artık bir eğilimin ötesinde bir zorunluluk olmaya doğru gidiyor. Alia Yachts’ta bu anlamda üretim ve tasarım aşamasında yaptığınız değişiklikler var mı?
Öncelikle şunu gururla belirtmek istiyorum, Antalya’da sıfır atık yönetmeliğine uygun belgesini alan ilk özel kurum biziz. Antalya Serbest Bölgesi’nde yat üretim sektöründe de sıfır atık belgesine sahip ilk şirket olma özelliğini koruyoruz. Bu bizim çevreye olan duyarlılığımızın en büyük göstergelerinden biri. Onun dışında tasarım aşamasında da bu hassasiyeti göstermeye çalışıyoruz. Hibrit seçeneği, yenilenebilir enerji çözümleri ya da tasarım aşamasında teknenin daha küçük, daha az yakıt sarfeden makinalarla sevk edilmesini sağlamak olabiliyor. Bu tip çözümlere kendi üretimimizden başlayarak dahil olabildiğimiz oranda tasarım aşamalarında da hassasiyet göstermeye çalışıyoruz.
Şu anda Alia Yachts’ta devam eden ne gibi projeler var?
45-60 metre arasında, dört-beş yeni proje şu an devam ediyor.