UFO mu o?


talyan tasarımcı Pierpaolo Lazzarini, hayal dünyasında sınır tanımıyor ve alışılagelmiş kalıpların dışına çıkıyor.

Daha önce gördüğümüz hiçbir yata benzemeyen Shape de bu bakış açısının vücut bulmuş hali. Lazzarini, yüzen UFO’lardan yüzen otellere kadar suyun kaldırma kuvvetini son zerresine kadar değerlendiriyor.  

Yazı: Gizem Sustam    

 

 

Otomotivden yat tasarımına kadar birçok alanda konsept tasarımlara imza atan Lazzarini Design’ın kurucusu Pierpaolo Lazzarini, otomotiv ile başlayan serüvenini tekne tasarımı ile sürdürmeye devam ediyor. İşi sadece yat tasarımıyla da bırakmıyor, suyun üzerinde birbirinden farklı ve çarpıcı, alışagelmişin dışında görünüşe sahip projeler ortaya çıkarıyor. Birçok teknolojinin iç içe geçtiği fikirlerini, alıcıları oldukça gerçeğe dönüştürerek stüdyosunun proje ağını genişleten Pierpaolo Lazzarini, teknede sürdürülebilir teknolojiyi de es geçmiyor.

Tekne tasarlamaya ne zaman başladınız? 

15 yaşımdayken karakterler çiziyordum (bir tür manga çizgi romanı). Sonra otomotiv dünyasına hayran kalınca otomobil tasarlamaya başladım. Tasarım bölümünde okudum ve otomobil ustalığı kursuna katıldım. Dört yıl boyunca İtalya ve İsviçre’de çeşitli otomotiv stüdyolarında çalıştım. Ama bir süre sonra anladım ki otomobil tasarlamak beni çok da özgür hissettirmiyor.

Otomotivde inşa açısından kesinlikle çok fazla kısıtlama var. Etkileyici tamponlar tasarlayabilirsiniz ama o zaman o otomobil üretilemeyebilir. Çünkü artık yaya ve sürücü güvenliği için saygı duyulması gereken çok fazla düzenleme var. Bu yüzden çalıştığım yerden ayrıldım ve aile işi için memleketime döndüm. Ondan sonra rastgele tekneler tasarlamaya başladım. Otomotiv ile yat tasarımı arasındaki ilk bağlantı diye nitelendirebileceğimiz jet kapsülü çizdim. Otomobil değil, tekne değil ikisinin karışımı bir tasarım. Bu beni çok daha özgür bir tasarım boyutuyla tanıştırdı.

 

Lazzarini en çok hangi ülkelere hizmet veriyor?

2012’deki ilk müşterim Rus’tu, şu an hâlâ zaman zaman onunla iş birliği yapıyoruz. Çin, Kore ve diğer özel Asyalı müşteriler için özel tasarımlar yapıyoruz. Yakın zamanda Suudi bir müşteriyle çalışmaya başladık. Diğer şirketim ‘Jet Capsule S.r.l’ ile yaptığımız tasarım dışında, istek üzerine jet kapsülü de inşa ediyoruz.

U.F.O.2.0.

 

Proje aşamasında olan tasarımlarınızı anlatır mısınız?

Eylül ayında sunduğumuz dev bir projeye odaklanmış durumdayız. Bu projeyle ilgili fazla ayrıntı veremem ancak piyasaya sürülmeye hazır olur olmaz detaylı bilgiyi Naviga’yla paylaşacağım.

Jet Capsule

 

Pearlsuites, Wayaland, U.F.O.2.0 gibi deniz üstü projelerinizi tasarlarken hedeflediğiniz neydi? Projelerin kullanım amaçlarından bahseder misiniz?

Hep suda yaşamayı hayal ettim ama özellikle bir yat olmasını istemedim. İnsanları su yüzeylerinde tamamen sürdürülebilir bir şekilde misafir edebilecek yüzer yapılar inşa etme fikriyle bu projeleri ortaya koydum. UFO modelleri oldukça stratejik yönleri olan yüzer yapılar. Çevreleri dalgalı sularla kaplansa bile su üstünde çok kararlı bir şekilde duruyorlar. 20 metre uzunluğundaki bir yatta dengeyi göz önünde bulundurun ve 20 metre genişliği olduğunu hayal edin. UFO aynı zamanda çok sayıda misafir ağırlayabilen büyük bir platform.

U.F.O.2.0.

U.F.O.2.0.

 

İnternet sitenizde The Air Yacht ve The Air Yacht V2 adlı uçan tekneler var. Bu proje şu an ne durumda?

Uçan bir katamaran icat ettik. Bu konfigürasyon, boyutları ve hacimleri aynı uzunlukta tutmayı sağlıyor. Şu anda yatırımcı arayan bir konsept sadece. Nasıl inşa edileceğini biliyoruz ve her şey ilk 50 metre ölçekli prototiple başlayacak şekilde tasarlandı. Ama ilk gövdenin yapımında bize destek olacak kadar cesur birini henüz bulamadık. Hava gemilerinin uzun bir geçmişi olsa da güvenlik konusunda hâlâ bazı şüpheler var gibi görünüyor. Günümüzde teknoloji ve uygun malzeme ile en sürdürülebilir çözüm olan hava gemisinin gökyüzünde seyahat etmesini sağlamak için büyük fırsatlara sahibiz. Hidrojen artık yatçılık endüstrisinde de kullanılıyor. 

 

Projelerinizde sıra dışı tasarım unsurlarına odaklanırken nelerden esinleniyorsunuz?

Her zaman yeni teknolojileri arıyorum. Yapbozun hangi parçalarının gerektiğini görmek için etrafa bakmamız, onları bulmamız ve sonra bir araya getirmemiz gerekiyor. Araçlar ya da mimaride yeni işlevler olabilir, bunlar da ana işlevlerine uygun olarak yeniden tasarlanabilir.

 

Tasarım yaptığınız diğer ürün gruplarıyla tekneleri ayıran özellik nedir?

Her tasarımın mevcut diğer tasarımlardan ayırt edilmesi gerektiğine inanıyorum, aksi takdirde yeni olmayan bir şeyin kopyası, bir diğerinin kopyasının kopyası olur.

Shape

 

Shape tasarımında ortasındaki deliğin çıkış amacı neydi? Neden böyle bir tekne düşündünüz?

69 metrelik yat sadece 48 saatte tasarlandı. Genellikle benzer büyüklükteki yatların pruva kısmında çok sayıda kapalı kamara bulunur, zaman zaman bu kamaralar teknede çok fazla misafiriniz olmadığı sürece işe yaramaz. Genellikle 69 metrelik bir yatta 20 misafir kamarası bulunur, şekline göre bu sayı 10’a düşürülür. Ancak biz daha fazla kamara tasarlamak yerine açık alan olmasını tercih ettik; farklı bir deniz yaşamı hissi veren açık bir güverte alanı olarak hayal edildi.

 

Denizde temiz enerjiye yönelik çalışmalarınız ve projeleriniz var mı? Bu alanın gelişimini ve geleceğini nasıl buluyorsunuz?

Bu konuda yeni projemizden örnek verebilirim. Bu proje tüm elementlerden enerji alan tam otonom bir sisteme dayanıyor: Su, rüzgâr, güneş.

Lazzarini Design’ın en yeni projesi Pangeos; ‘yüzen şehir’ olarak tanıtılan bir terayat olarak hayata geçmeye hazırlanıyor. Pangeos’un içindeki oteller, alışveriş merkezleri, parkların yanı sıra daha küçük deniz araçları ve uçaklar için de limanları bulunacak. Adını milyonlarca yıl öncesinde var olan süper kıta Pangea’dan alan kaplumbağa şeklindeki terayat, eğer hayata geçerse dünyanın şimdiye kadar yapılmış en büyük yüzen yapısı olacağı söyleniyor. 60.00 kişiye kadar ağırlama kapasitesi olan bu yüzen geminin boyu 550 metre ve eni 610 metre olacak. 

http://www.lazzarinidesignstudio.com